savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7784
EURO
36,7823
ALTIN
2.946,32
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
10°C
Ankara
10°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
14°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Salı Az Bulutlu
11°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C

KONGRE BİNASI BASKINI

KONGRE BİNASI BASKINI

KONGRE BİNASI BASKINI

Gerçeği savunacağız ve Büyük Yalana boyun eğmeyeceğiz. Anayasaya ve Bağımsızlık Bildirgesi’ne sahip çıkacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. Demokrasinin kutsal davasına saygı duyacağız ve asla bu ülküden uzaklaşmayacağız. ABD Başkanı Joe Biden

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 08 Ocak 2024

Aşağıdaki satırlar, Blue Pell, Pennsylvania’da seçim kampanyasını başlatan Başkan Joe Biden’in, 05 Ocak 2024 tarihli konuşmasından alıntıdır.

Dışarıda darağaçları kurulmuştu ve MAGA (Make America Great Again) güruhu; ‘‘Mike Pence’i Asın’’ diye bağırıyordu.

Binanın içinde ilerlerken ve camları kırarken ise ‘‘Nancy Nerede’’ diye bağırarak  Sözcü Pelosi’yi arıyorlardı.

140’tan fazla polis yaralanmıştı. Jill[i] ve ben, ö gün yaşanan olaylarda hayatlarını kaybeden polislerin cenaze merasimlerine katıldık[ii].

Ve onlar, Donald’ın, Donald Trump’ın yalanları yüzünden öldüler, çünkü bu yalanlar serserileri Washington’a getirmişti.

 O, yaşanacakların azgın olacağı sözünü vermişti, öyle de oldu. Kalabalığa ‘‘ölümüne savaşmalarını’’ söylemişti ve ortalık cehenneme dönmüştü.

Trump onları savunacağına söz verdi. Ne yaparlarsa yapsınlar daima onların yanlarında olacaktı. Ve sonra, her zamanki gibi pis işleri başkalarına bırakarak Beyaz Ev’e[iii] geri çekildi.

Amerika içeriden saldırıya uğramışken o bütün olan biteni Oval Ofis’teki[iv] özel yemek odasında televizyondan izliyordu.

Bütün ulus dehşet içinde olup bitenleri izlerken ve bütün dünya olan bitenler karşısında gözlerine inanamıyorken, Trump hiçbir şey yapmadı.

Çalışma arkadaşları, aile üyeleri ve saldırı altında olan Cumhuriyetçi liderler ona; ‘‘Harekete geç, kalabalığı dağıt’’ diye yalvardılar.

Bir an için onun dışarı çıkıp kalabalığa ‘‘Dur’’ dediğini hayal edin.

Ancak bütün bunlara rağmen Trump kılını dahi kıpırdatmadı. Özgür ve adil bir seçimi, güç ve şiddet kullanarak iptal ettirme girişimi,  Amerikan tarihinde bir başkanın yaptığı en kötü görev ihmallerinden bir tanesiydi.

Benim başkan olmam ve onun başkanlığına son verme yönünde, rekor sayıda 81 milyon kişi beni desteklemiş ve Trump seçimi 7 milyon oy[v] farkla kaybetmişti.

Trump’ın 2020 seçimleriyle ilgili iddiaları mahkemelerde asla doğrulanmadı. Trump açtığı 60[vi] davanın tamamını kaybetti. Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletleri kaybetti. Kendi zamanında atadığı yargıçların verdiği kararlar ile kaybetti. Ve Trump en sonunda Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesinde de kaybetti.

Trump, her eyalette yapılan yeniden sayım sonuçlarına göre kaybetti. Ancak çaresizlik ve zayıflık içindeki Trump ve MAGA takipçileri; bir vatandaş olarak seçme gücünüzü sağlayan seçim görevlilerinin peşine düştüler. Bu kamu görevlilerinin yaşamları, sırf işlerini yaptıkları için saldırılar ve ölüm tehditleriyle altüst oldu.

Atlanta, Georgia’da cesur bir siyah anne ve kızı Ruby Freeman ve Shaye Moss[vii]; Donald Trump ve MAGA çetesi onları hedef alıp tehdit edene, evlerinden çıkmaya zorlayana ve ırkçı söylemlerle onlara saldırana kadar seçilmiş görevliler olarak sadece görevlerini yapıyorlardı. Trump’ın şahsi avukatı Rudy Giuliani, bu insanlara karşı uyguladığı zulüm ve attığı iftiralar nedeniyle toplam 148 milyon dolar para cezasına çarptırıldı.

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın şahsi avukatı Rudy Giuliani, toplam 184 milyon dolar para cezasına çarptırılmıştır. Fotoğraf: AP Photo/Jose Luis

Ülke genelinde diğer eyalet ve mahalli yetkililer de benzer saldırılarla yüz yüze kaldılar. Ayrıca Fox News kanalı da, seçmen sahtekarlıkları konusunda söylediği yalanlar nedeniyle Dominion şirketine 787 milyon dolar[viii] tutarında rekor bir ödeme yapmayı kabul etmek zorunda  kaldı.

Gelin 2020 seçimleri konusunda net olalım. Trump, seçimi iptal ettirmek maksadıyla kullanabileceği bütün yasal yolların her birini tüketti. Trump’ın kaybettiği ve benim kazandığım gerçeğini kabul etmesi ise ancak yasal yollarla sağlanabildi.

Şimdi artık onun kafasının nasıl çalıştığını bildiğimizden, o anlarda elinde sadece çaresiz 06 Ocak tarihinde uyguladığı şiddet eylemi kaldığını görebiliyoruz.

Ve o tarihten bugüne kadar, 1.200’den fazla insan Kongre Binası’na düzenlenen saldırı nedeniyle suçlandı. Bunlardan 900’e yakını hüküm giyerek çeşitli cezalara çarptırıldı. Toplam olarak 840 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldılar.

Peki Trump ne yaptı? Onları ‘‘suçlular’’ diye nitelemek yerine, bu eski isyancılara ‘‘vatanseverler’’ dedi ve yeniden başkanlık görevine dönmesi durumunda hepsini affedeceği sözünü verdi.

06 Ocak 2021 tarihli fotoğrafta, Başkan Trump’ın Kongre Binası’nı basan taraftarları görülmektedir. Yüz boyalı ve kürklü Jacob Anthony Chansley[ix] 09 Ocak 2021 günü tutuklanmıştır. Fotoğraf: AP Photo/ Manuel Balce Ceneta.

Trump, 06 Ocak 2020 tarihindeki Kongre Binası saldırısında ortalıkta çok fazla sevgi olduğunu iddia ediyordu. Oysa kolluk kuvvetleri de dâhil olmak üzere ülkenin geri kalanı, nefret ve şiddete tanıklık etmişti. Kongre Binasında görevli polislerden biri, yaşananları ‘‘ortaçağ savaşı’’ olarak nitelendirdi ve bu polis, aşağılık ve ırkçı olmakla suçlandı.

Bu polis memuru, ABD Kongre Binası’nın odalarında, Irak’ta asker olarak savaşırken yaşadığından çok daha büyük bir korku yaşadığını ve Kongre salonlarındaki savaşın Irak savaşından çok daha korkutucu olduğunu söyledi.

Kongre Binası gerçeklerini değiştirmeye ve yeniden yazmaya çalışan Trump, tıpkı seçimi çalmaya çalıştığı gibi tarihi de çalmaya çalışmaktadır. Ama biz hepimiz gerçeği biliyoruz, bütün olup bitenleri kendi gözlerimizle gördük. Her şey televizyonlarda defalarca gösterildi ve gördüklerimiz onun anlattığı hikâye ile örtüşmüyordu.

Trump’ın MAGA çetesinin yaptıkları kesinlikle barışçıl bir protesto gösterisi değildi. Çete üyeleri vatansever değil isyancılardı ve yaptıkları da şiddetli bir saldırıydı. Onlar, Anayasa’yı korumak için değil, yok etmek için oradaydılar.

Trump, bir Amerikan başkanının yapması gerekenleri yapmadı ve siyasi şiddeti kınamayı reddetti.

Şimdi söyleyeceklerimi iyi dinleyin. Donald Trump’ın ağzından asla duyamayacağınız birşey söyleyeceğim. Amerika Birleşik Devletleri siyasi sisteminde, siyasi şiddet asla ve asla kabul edilemez. Demokraside kesinlikle buna yer yoktur.

Biliyorsunuz, Trump ve MAGA çetesi sadece siyasi şiddeti benimsemekle kalmıyor, bunu aynı zamanda alay konusu da yapıyorlar. Trump katıldığı bir mitingte, Büyük Trump Yalanı ile beyni yıkanan ve elindeki çekiçle Paul Pelosi’nin kafasına vurarken, 06 Ocak tarihinde kullanılan ‘‘Nancy Nerede’’ sözlerini söyleyen bir işgalcinin dediklerini dahi tekrarlıyor.

Solda Nancy Pelosi ve kocası Paul Pelosi. Kongre Binası baskını esnasında işgalcilerden bir tanesi (David Depape), çiftin evine girmiş ve elindeki çekiçle zavallı ihtiyar adamın kafasına vurarak ‘‘Nancy nerede’’ diye bağırmıştır. Sağda ise muhtemelen Cumhuriyetçiler tarafından günün anlam ve önemine binaen imal ettirilen bir tişört görülmektedir.

Ve de bunun komik bir şey olduğunu düşünüyor. Böyle bir şeye gülmesi onun ne kadar hasta bir zihniyete sahip olduğunun açık bir kanıtıdır.

Gerçekten, sadece bir başkan için değil, herhangi birinin dahi bu sözleri söylemesinin alçakça olduğunu düşünüyorum.

Trump’ın demokrasiye saldırıları sadece geçmişiyle sınırlı değil. Gelecek için vaat ettiği şey de bu. Açık sözlü davranıyor ve dilinin altındaki baklayı hiç saklamıyor.

2024 başkanlık seçim kampanyasının ilk mitingine, 06 Ocak Kongre Binası işgalcilerinden oluşan bir koronun hapishaneden cep telefonunda söyledikleri bir şarkıyla başladı, o esnada arkasındaki dev ekranda da 06 Ocak isyanının görüntüleri oynuyordu.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, ‘‘2024 son savaştır’’ sloganıyla başlattığı seçim kampanyasının ilk mitinginde ‘‘Justice for All’’ şarkısını dinlerken, arkasındaki dev ekranda Kongre Binası baskınıyla ilgili görüntüler paylaşılmıştır. Kaynak: The Guardian

Bütün bunlara  inanabiliyor musunuz? Tamamı bir peri masalından, ancak kötü bir peri masalından çıkmış bir şeye benziyor. Trump, 2024 seçim kampanyasına Kongre Binası’ndaki başarısız isyan girişimini yücelterek başlıyor.

Kanun ve düzen iddiasında bulunan adam, aksine topluma kanunsuzluk ve düzensizlik tohumları ekiyor.

Trump’ın kendi geleceğiyle ilgili hiçbir kaygısı yok. O şimdi geniş çaplı bir ‘‘intikam’’ ve ‘‘öç alma’’ kampanyası vaat ediyor. Bunlar benim değil, Trump’ın sözleridir. Daha ilk günden gelecekte diktatör olacağının işaretlerini veriyor.

Gerçeği savunacağız ve Büyük Yalana boyun eğmeyeceğiz. Anayasaya ve Bağımsızlık Bildirgesi’ne sahip çıkacağız ve asla vazgeçmeyeceğiz. Demokrasinin kutsal davasına saygı duyacağız ve asla bu ülküden uzaklaşmayacağız.

Bugün size bu kutsal sözü veriyorum. Amerikan demokrasisinin savunulması, korunması ve muhafaza edilmesi, her zamanki gibi başkanlık görevimin temel amacı olmaya devam edecektir.

Blue Pell, Pennsylvania’da seçim kampanyasını başlatan Başkan Joe Biden, 05 Ocak 2024, Fotoğraf: Drew Angerer/Getty Images

Ey Amerika! Bu seçim yılı başlarken şunu çok iyi bilmeliyiz. Seçim sandığında oylanacak olan demokrasidir, sizin özgürlüğünüzdür. Birçok konuda seçimimizi yapacağız; bunlar oy verme ve oyların sayılma özgürlüğü, seçme özgürlüğü, hakkını alma özgürlüğü ve bütün korkulardan kurtulma özgürlüğüdür. Ve tabi ki farklılıklarımız olacaktır.

Demokrasi olmadan hiçbir ilerleme kaydedilemez. Demokrasinin alternatifi diktatörlüktür; bir kişinin iktidarı, halkın iktidarı değildir.

Demokrasi, düşüncelerinizi özgürce ifade etme, istediğiniz ve olmak istediğiniz kişi olma özgürlüğüdür. Demokrasi barışçıl bir görev değişimi anlamına da gelir. Demokrasi olmaz ise halk kendi geleceğini şekillendirme gücünü kaybeder.

Benim hakkımda şüpheleriniz var ise dünyanın her yerinde hangi liderlerle birlikte olduğuma bakın. Trump’ın hiç çekinmeden yüksek sesle hayran olduğunu söylediği otoriter lider ve diktatörlere[x] bakın. Hepsini saymayacağım, çünkü bu oldukça uzun bir listedir.

Tanrı Amerika’yı korusun…

[i] Joe Biden, o zamanlar mahalli bir manken olan Jill ile ilk eşi Neilia ve kızını kaybettiği trafik kazasından üç yıl sonra, erkek kardeşi Frank tanışmaları için bir randevu ayarladığı 1975 yılında tanıştığını iddia etmektedir. Biden’e göre çift birlikte bir film izlemiş ve birbirlerine âşık olmuştur. İkili ilk tanışmalarından iki yıl sonra evlenmiştir. Eski kocası Bill Stevenson ise, karısı Jill’in Joe Biden ile evlilik dışı bir ilişki yaşadığını, ilk kez bir adamın yolda kendisini durdurup küçük çaplı bir trafik kazasında Jill’in arabasına verdiği hasarı ödemesini ve arabanın Jill tarafından değil de Joe Biden tarafından sürüldüğünü söylemesi üzerine anladığını söylemektedir.

 

[ii] Yaşanan olaylardan sonraki 36 saat içinde beş kişi hayatını kaybetmiştir. Ölenlerden bir tanesi Kongre Binası’nda görevli polisler tarafından vurularak öldürülmüş, bir diğeri  ise aşırı dozda uyuşturucudan yaşamını kaybetmiştir. Aralarında bir polisin de olduğu diğer üç kişi ise doğal nedenlerle ölmüştür. Meydana gelen olaylarda 174 polis memuru dâhil birçok insan yaralanmıştır. Kongre Binası baskınından sonraki yedi ay içinde dört polis memuru intihar etmiştir. Wikipedia.

 

[iii] White House – İngilizce – Beyaz Ev

Maison Blanche – Fransızca – Beyaz Ev

Weißes Haus – Almanca – Beyaz Ev

Casa Bianca – İtalyanca – Beyaz Ev

ホワイトハウス – Japonca – Beyaz Ev

белый дом – Rusça – Beyaz Ev

Casa Blanca – İspanyolca – Beyaz Ev

White House – Türkçe – Beyaz Saray

 

[iv] Monica Samille Lewinsky’nin, Başkan Bill Clinton ile Oval Ofis’te yaşadığı skandalın ortaya çıkma tarihi 1998 yılıdır. İkili arasındaki ilişki 1995 yılında başlamış ve düzensiz aralıklarla 1997 yılına kadar sürmüştür. 12 Şubat 1999 tarihinde Bill Clinton Senato tarafından aklanmıştır. Krizin ortaya çıktığı 1998 yılından, Clinton’un aklandığı 1999 yılına kadar Birleşik Devletler Ordusu; 10 Haziran 1998 tarihinde Guinea-Bissau, 1998 yılı boyunca Bosna, 07 Ağustos 1998’de Kenya ve Tanzanya, 16 Ağustos 1998’de Arnavutluk, 20 Ağustos 1998’de Afganistan ve Sudan, 27 Eylül 1998’de Liberya, 16-23 Aralık 1998 tarihlerinde Irak, 1999 yılında Bosna ve Kenya’da çeşitli maksatlarla farklı askeri operasyonlar icra etmiştir.

 

[v] 2020 başkanlık seçimlerinde Kamala Harris ile birlikte Donald Trump’a karşı yarışan Joe Biden oyların %51,3’ünü (81,283,501 oy) alarak ABD’nin 46’ncı başkanı seçilmiştir. Rakibi Donald Trump ise oyların %46.8’ini (74,223,975 oy) kazanmıştır.

[vi] Donald Trump ve ve müttefikleri tarafından eyalet ve federal mahkemelerinde seçim sonuçlarıyla ilgili açılan dava sayısı tam olarak 62’dir.

 

[vii] Davacılar 20’şer milyon dolar manevi tazminat, ve toplam 75 milyon dolar maddi tazminat kazanmış, Freeman iftira nedeniyle ayrıca 16 milyon dolar, Moss ise 17  milyon dolar kazanmıştır.

 

[viii] Dominion Voting Systems başlangıçta 1.6 milyar dolar tazminat talep etmiş, ancak taraflar açılan iftira davasında 787 milyon dolar iftira para cezası ödenmesi konusunda Nisan 2023’te anlaşmıştır. Dominion şirketi Fox’a, 2020 başkanlık seçimlerinin ardından defalarca yaptığı, makineler ve yazılımın Trump’ın oylarını Biden’e aktardığı yönündeki yayınlar nedeniyle dava açmıştır. Fox Başkanı Rupert Murdoch, bir ifadesinde 2020 seçimlerinin adil olduğunu ve Trump’tan çalınmadığına inandığını söylemiştir.

 

[ix] Adam 41 ay hapis cezasına çarptırılmış ve 25 Mayıs 2023’te şartlı tahliye hükümlerine göre tahliye edilmiştir. İlk mahkemeye Kongre Binası baskınında giydiği kıyafetlerle gelen Chansley, artık üzerinde fotoğraflarının olduğu bayrak, şapka, terlik, tişört, kahve kupası, paslanmaz çelikten su şişesi, cep telefon kılıfı, önlük ve diğer ürünler satmakta ve oldukça iyi paralar kazanmaktadır. Simge haline gelen boynuzlarını da geri isteyen ve baskın sırasında Başkan Yardımcısı Mike Pence’in koltuğuna da oturan Chansley’in, Kongre üyeliği için yarışacağı ve Kongre üyesi olarak Kongre Binası’na dönmek isteyebileceği değerlendirilmektedir.

 

[x] CNN Politics’in iddialarına göre; ABD Eski Başkanı  Donald Trump’ın 15 kez hayranlığını dile getirdiği liderler; Kim Jong Un (4 kez), Recep Tayyip Erdoğan (3 kez), Xi Jinping (3 kez) ve Vladimir Putin (5 kez)’dir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.