savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2804
EURO
37,7080
ALTIN
2.903,54
BIST
9.046,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
28°C
Ankara
28°C
Az Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
25°C
Perşembe Çok Bulutlu
25°C
Cuma Az Bulutlu
25°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C

Ürdün Kralı Türkiye’yi Avrupa’ya Terörist Göndermekle Suçluyor

Ürdün Kralı Türkiye’yi Avrupa’ya Terörist Göndermekle Suçluyor

Ürdün Kralı Türkiye’yi Avrupa’ya Terörist Göndermekle Suçluyor

Yazan: David Hears

Çeviren: Ercan Caner

 

Türkiye Avrupa’ya Terörist İhraç Ediyor!

Kral Abdullah ABD’li politikacılara; ‘Türk Politikasının bir gereği olarak radikallerin Türkiye’de yetiştirildiğini ifade etmiştir.

Middle East Eye (MEE) haber sitesine göre; Ürdün Kralı Abdullah, geçtiğimiz Ocak ayında ABD üst düzey politikacıları ile yapılan bir toplantıda, Türkiye’yi Avrupa’ya terörist göndermekle suçlamıştır.

Krala göre Avrupa’nın en büyük mülteci krizi ve aralarına karışan teröristlerin varlığı kesinlikle bir tesadüf değildir: ‘Teröristlerin Avrupa’ya gidişi gerçeği, Türkiye’nin politikasının bir parçasıdır ve Türkiye, yükü üzerinden attığı için, cezasını çekmemeye ve ucuz kurtulmaya devam etmektedir.’

Kongre üyelerinden birinin ‘İslami Devlet (ISIS) örgütünün Türkiye’ye petrol ihracı edip etmediği yönündeki sorusuna Abdullah’ın cevabı ‘Kesinlikle’ olmuştur.

Abdullah bu tespitlerini, 11 Ocak 2016 günü, ABD Başkanı Barack Obama ile olan görüşmesinin iptal edilmesi sonrasında, Kongrede yapılan geniş kapsamlı toplantı esnasında dile getirmiştir.

Beyaz Saray, görüşmenin iptalini çatışmaların zamanlamasına dayandırarak, Obama’nın Orta Doğudaki en önemli müttefiklerinden bir tanesini küçük düşürdüğünü inkâr etmek zorunda kalmış, Obama ve Abdullah bir gün sonra St. Andrews Hava Üssünde kısa bir görüşme yapmıştır.

Kongrede yapılan toplantıya Senato İstihbarat, Dış İlişkiler ve Silahlı Hizmetler komitelerinin başkan ve üyeleri, Senatörler John McCain, Bob Corker, Mitch McCornell ve Harry Reid, Senato Çoğunluk ve Azınlık liderleri katılmışlardır.

MEE’ye göre: toplantının ayrıntılarında görüldüğü üzere kral sözlerine, Türkiye Cumhurbaşkanını bu şekilde davranmaya iten nedenleri açıklayarak devam etmiştir.

Abdullah, Erdoğan’ın bölgede radikal İslami bir çözüme inandığını söylemiştir.

Sözlerini tekrarlayan kral: ‘Biz güneydeki ılımlı unsurlara bakarken ve Ürdün, dini çözümü kapsamayan üçüncü bir opsiyon için bastırırken, Türkiye Suriye’de dini bir çözüm arayışı içerisinde olmuştur’ ifadelerini kullanmıştır.

Kral konuşmasına devamla, Türkiye’nin dünya için stratejik bir problem olduğunu ileri sürmüştür.

‘ISIS problemi karşısında stratejik seviyedeki meseleler ile değil de, taktik seviyedeki problemlerle uğraşmak zorunda bırakılıyoruz. Stratejik olarak bizimle birlikte olmayan Türk meselesini ise unutuyoruz’.

Kralın iddialarına göre Türkiye, Suriye’deki dini grupları desteklemek ve yabancı savaşçıların Suriye’ye geçmelerine izin vermekle kalmamış, aynı zamanda Libya ve Somali’deki İslamcı militanlara da yardım etmiştir.

Kral Abdullah, radikalleşmenin Türkiye’de ortaya çıkarak büyüdüğünü iddia etmiş ve ABD’li senatörlere Türklerin neden Somali ordusunu eğittiğini sormuştur.

Kral toplantıda hazır bulunan ABD’li politikacıları, Kosova ve Arnavutluk başkanlarına, Türkler hakkında ne düşündüklerini sormaya davet etmiştir.

Abdullah her iki ülkenin de Avrupa’ya, Erdoğan’dan önce davranıp ülkelerini aralarına almaları için yalvardıklarını söylemiştir.

Abdullah’ın ifadelerini Dış İşleri Bakanı Nasser Judeh de desteklemiş ve Arnavutluk başkanının Müslümanla evli bir Katolik olduğunu ve bunun Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede korunması gereken bir model olduğunu ifade etmiştir.

Judeh, Rusya’nın yürüttüğü hava bombardımanlarının Türkiye’nin, ülkesine gelen mültecileri durdurmak maksadıyla kuzey Suriye’de oluşturmak istediği güvenli bölgeyi engellediğini ifade ederek Türkiye’nin mültecileri Avrupa’nın üstüne saldığını açıklamıştır.

Kral ve Judeh,  Ürdün’ün nüfus ve mülteci sayıları açılarından bakıldığında oransal olarak çok daha büyük bir problemle karşı karşıya olduğunu ve 80 milyonluk nüfusuna karşılık sadece 2 milyon Suriyeli mülteci için 3 milyar avro talep eden Türkiye’ye karşı olduklarını ifade etmişlerdir.

Ürdün ve Türkiye resmi olarak müttefiklerdir. Türk başbakanı Ahmet Davutoğlu, Ankara’da gerçekleşen ve 34 kişinin yaşamına mal olan son bombalı saldırı eylemi sonrasında Ürdün’e yapacağı resmi ziyareti iptal etmiştir.

PKK’in bir uzantısı olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK)[1] Ankara’da gerçekleştirilen bombalama olayının sorumluluğunu üstlenmiştir.

Abdullah’ın düşünceleri ve özellikle Abdullah’ın senatörlere Türkiye’nin Suriye politikası için Kürtleri bir bahane olarak kullandığını söylemesi, gelecekte bu ziyaretin yeniden programlanması yönündeki girişimleri karmaşık bir hale getirmiştir.

Al Jazeera Studies Center (AJCS) Türkiye ve Kürt Çalışmaları Kıdemli Araştırmacısı ve Al Sharq Forum Araştırma Direktörü. Galip Dalay[2], Türkiye’yi Suriye’de İslami bir devlet kurma gibi stratejik bir hedefi varmış gibi göstermenin yanlış olduğunu ifade etmektedir.

Dalay, Türkiye’nin, krizin patlaması sonrasındaki 8 ay boyunca Suriye’deki soruna, o zamanlar Beşşar Hafız el – Esad’ı da kapsayan politik bir çözüm bulmak maksadıyla, elinden gelenin en iyisini yaptığını ifade etmektedir. O zamanlar Türkiye, bölge genelinde ve Avrupa’da Esad’a karşı çok yumuşak davranması nedeniyle ve reform olasılığı hakkında çok iyimser olduğu yönünde eleştirilmektedir. 8 ay sonrasında ise, Esad’ın protestocuların isteklerini karşılamak için politik ve demokratik reformlar başlatma yönünde, hiçbir niyetinin olmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıktığında, Türkiye ağırlığını muhalefetten yana koymuştur.

Dalay’a göre Türkiye’nin İslami Devletten petrol aldığına dair iddialar, Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi sonrasında Moskova tarafından ileri sürülen uydurmalardır. Bu iddiayı doğrulayacak tek bir kanıt olmadığını söyleyen sadece Türkiye değildir, Birleşmiş Devletler de aynı şeyi söylemektedir.

Türk hükümeti, kral Abdullah’ın 11 Ocak 2016 tarihinde ifade ettiği düşünceleri hakkında resmi bir yorumda bulunmamış, fakat üst düzey bir Türk kaynak kralı, Beşşar Hafız el- Esad’ın sözcüsü olmakla suçlamıştır.

Üst düzey kaynak, kralın düşüncelerinden ortaya çıkan portrenin, kral konuşmalarından ziyade bölgeye aşinalığı az olan ve kafası karışık bir batılı gazetecinin ifadelerini yansıttığını ifade etmiştir.

Türkiye’nin DAEŞ[3] örgütüne karşı yoğun bir savaş sürdürdüğünü ifade eden üst düzey kaynak, bombalama olaylarının Ürdün’de değil Türkiye’de gerçekleştiğini vurgulamıştır. ‘Durum böyle iken, Kral Abdullah tarafından yapılan suçlamaların tamamı asılsızdır ve kabul edilemez’ .şeklinde sözlerine devam etmiştir.

‘Bunun da ötesinde, DAEŞ meselesini böylesine temelsiz bilgilere dayandırarak ele alması, Ürdün’ün DAEŞ karşı sürdürülen savaşta anlamlı bir rol alabileceği yönünde ciddi soruların ortaya çıkmasına neden olmaktadır’.

‘DAEŞ örgütünün Türkiye’ye petrol sattığı yönündeki iddialar sadece saçma olmakla kalmayıp aynı zamanda Abdullah’ın Suriye’de neler olup bittiği hakkında en ufak bir fikrinin olmadığını da göstermiştir’.

Kralın Türkiye karşıtı ifadeleri ve suçlamaları ilk değildir. Maalesef bütün iddiaları, Esad tarafından sık sık dile getirilen iftiralar ile aynıdır.

Üst düzey kaynak son olarak; Ürdün’ün, Esad’ın sözcüsü olmak yerine, Türkiye’nin bir dostu olarak, Türkiye gibi stratejik bir ortak ile birlikte hareket etmesinin, Ürdün ve bölge çıkarlarına olacağını ifade etmiştir.

Yazının orijinali için bakınız: http://www.middleeasteye.net/news/jordans-king-accuses-turkey-sending-terrorists-europe-1687591648#sthash.iypWTmr6.dpuf

[1] Teyrebazen Azadiya Kurdistan – Altyapısı 1993 yılında oluşturulan, fiili olarak ise 2004 yılında kurulan, Türkiye‘nin büyük şehirlerinde, turistik bölgelerinde sivillere, askeri hedeflere karşı bombalı saldırı, intihar saldırısısabotaj ve kundaklama türünde stratejik ve ses getiren eylemler düzenleyen yasadışı silahlı örgüt.

[2] İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. London School of Economics and Political Science’tan (LSE) Avrupa Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesi almış, Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (SETA) Siyaset Araştırmacısı ve Insight Turkey Kitap Değerlendirmeleri Editörü olarak görev yapmıştır. SWP (German Institute for International Affairs) için raporlar hazırlayan Dalay, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktorasını sürdürmektedir. 

[3] Devlet’ül İslamiyye fi’l Irak ve’ş Şam – 2004’te El Kaide çatısı altında bulunan bir örgüttür. Bir dönem Irak El Kaide’si olarak anılan terör örgütü, Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde halifeliği kurma hedefi gütmektedir. 2014 yılında yaşanan bir güç mücadelesinin ardından El Kaide ile bağları kopan DAEŞ, ilk olarak Irak’ta başlayan eylemlerinden sonra başkent olarak Bakuba kentini göstererek “Irak ve Şam İslam Devleti” adı altında bir nevi bağımsızlığını ilan etmiştir.

 

david hearst

David Hearst, Middle East Eye editörüdür. Guardian’dan baş yabancı yazar pozisyonundayken ayrılmıştır.29 yıla uzanan kariyer yaşamında Brighton bombalaması,  madenci grevi, Kuzey İrlanda’da İngiliz-İrlanda antlaşmasına karşı çıkmış, Yugoslavya, Slovenya ve Hırvatistan’da ortaya çıkan ilk çatışmalar ve Sovyetler Birliğinin sona ermesi, Çeçenistan ve sonrasında ortaya çıkan savaşlarını yazmıştır. Boris Yeltsin’in ahlaki ve fiziksel çöküşünü ve Putin’in yükselişine neden olan olayları ayrıntıları ile ortaya koymuştur. İrlanda sonrasında Guardian Europe Avrupa muhabirliğine atanmıştır, sonrasında 1992 yılında Moskova ofisine katılmış ve 1994 yılın Moskova ofisi şefliğine atanmıştır. 1997yılında Rusya’dan ayrılan Hearst, yabancı masasına atanmış, Avrupa yazı işleri müdürü olmuş ve sonrasında Yardımcı Dış Editör görevinde bulunmuştur. Guardian’a bir eğitim muhabiri olarak görev yaptığı Scotsman’den katılmıştır.

 

Yazar Ercan Caner

Çeviren: Ercan Caner, Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında doktora tez çalışmalarını sürdüren Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Birleşmiş Milletler (BM), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve savunma sanayinde toplam 30 yıllık çalışma deneyimine sahiptir. Ercan Caner evli ve iki çocuk babasıdır.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.