savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,8018
EURO
36,7670
ALTIN
2.964,05
BIST
10.081,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
14°C
Ankara
14°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Yağmurlu
7°C
Perşembe Az Bulutlu
7°C

SOYKIRIM & İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR & ETNİK TEMİZLİK

SOYKIRIM & İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR & ETNİK TEMİZLİK
A+
A-

İsrail-Hamas Çatışması

SOYKIRIM & İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR & ETNİK TEMİZLİK

 

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 09 Aralık 2023

Fotoğraf: Getty Images

Soykırımı, insanlığa karşı işlenen suçlar ve etnik temizlikten ayıran nedir?

Uluslararası hukukta bu suçlar arasında çok belirgin farklar bulunmaktadır. Savaş suçları 1949 yılında Cenevre Sözleşmeleri ve diğer protokoller ile tanımlanmıştır. Savaş suçları, hem muharip unsurlara hem de sivillere karşı işlenen, savaş ve uluslararası silahlı çatışma yasa ve teamüllerinin ciddi ihlalleridir. Savaş suçlarının bir yönü orantısız güç kullanımıdır, bunun anlamı ise sivillere verilen zararın boyutunun askerî hedeflerle orantılı olmasıdır. Savaş esirlere kötü muamele edilmesi gibi başka suçlar da savaş suçları arasındadır.

İnsanlığı karşı işlenen suçlar henüz bir Birleşmiş Milletler kararına sahip değildir, ancak Uluslar arası Ceza Mahkemesi’nin temelini oluşturan Roma Tüzüğü’nde tanımlanmıştır. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, sivil halkın imhası veya sivil halka karşı işlenen diğer suçları içermektedir ve ille de savaş esnasında gerçekleşmesi gerekmemektedir. Savaş suçları ise savaş ortamında gerçekleşen suçlardır.

Soykırım ise tamamen farklı bir şeydir, bunun nedeni ise dayandığı 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’nde; ‘‘ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu tamamen veya kısmen yok etme niyeti’’ olarak tanımlanmaktadır. Yani soykırım, belirli bir gruptaki bireylerden ziyade grubu tamamen veya kısmen yok etme girişimidir. Soykırım suçu, insanları aç bırakmak, çocuklarını zorla ellerinden almak veya grup üyelerinin öldürülmesine ilave olarak başka yollarla da işlenebilir.

“Çin’in Sincan bölgesindeki insanların Çin’in gelişimi ve refahı içinde, mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir. Türkiye, Türk-Çin ilişkilerindeki uyumu kimsenin bozmasına izin vermez. Türkiye aşırılığa kesin bir şekilde karşıdır ve Çin ile karşılıklı siyasi güveni ve güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi arzu etmektedir.” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan – Çin Basını. Fotoğraf: WORLD UYGHUR CONGRESS

Yok etmek ille de öldürmek anlamına gelmemektedir. Sadece insanlar değil, hukukta da yok etme ifadesi sıklıkla öldürme ile ilişkilendirilmektedir. Yahudi soykırımından örnek vermek gerekirse, ille de yok edilmeleri gerekmemektedir, Yahudiler artık Yahudi olduklarını bilmiyorlar ise ya da soylarını devam ettirmelerini önlemek maksadıyla çocukları ellerinden alınıyor ise bu soykırımdır.

Örneğin Avustralya ve Kanada’da çocukların zorla ailelerinden alınması soykırım olarak tanımlanmıştır. Günümüzden örnek vermek gerekirse; kitlesel olarak öldürme kampanyaları olmamasına rağmen Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Uygur Türklerine uygulanan vahşet, kültürlerini yok etme politikası izlediğinden bir soykırımdır.

Soykırım ile etnik temizlik arasındaki fark; etnik temizlikte insanlar istenen bölgeden uzaklaştırılır ve bu insanlar istedikleri yere gidebilirken, soykırımda nerede olduklarına bakılmaksızın hedef alınırlar. Etnik temizliğin uluslararası hukukta net bir tanımı bulunmamaktadır ve etnik temizlik insanlığı karşı işlenen suçların çeşitli kategorilerine girmektedir. Etnik temizlikle ilgili henüz bir sözleşme yoktur. Etnik temizlik, Almanya’nın Yahudilere uyguladığı soykırımda görüldüğü gibi genellikle soykırım öncesinde uygulanmaktadır.

1904-1908 yılları arasında, 20’nci yüzyılın ilk soykırımında 100.000’den fazla insan öldürülmüştür. Günümüz Namibya topraklarında yaşayan Herero halkının sadece %20’si, Nama halkının ise %50’si Almanya kolonisi yönetimi tarafından uygulanan kitlesel imhadan kurtulabilmiştir. Fotoğraf: Wikimedia Commons

Günümüz Namibya topraklarında gerçekleşen soykırımda Alman ordusu bir ayaklanmayı bastırmak üzere gönderilir ve Alman general tarihin ilk imha emri olarak adlandırılabilecek bir emir verir. Emir, insanları Kalahari Çölü’ne gitmeye zorlamaktadır, ancak Almanlar çöldeki su kaynaklarını kapattıklarından bu emir aslında bir yok etme emridir. Soykırım, insanları yaşadıkları topraklardan ayrılmaya zorlayarak ölme olasılıklarının çok yüksek olduğu çöle sürülerek gerçekleştirilmiştir. Bu örnek, etnik temizlik ile soykırım arasındaki örtüşmeyi gösteren güzel bir örnektir.

Bir ülkeye gerçekleştirilen terör saldırısının ardından, terör saldırısının başladığı ve planlandığı bölgenin bombalanması ve çok sayıda sivilin öldürülmesinde, soykırım olup olmadığını belirlemek maksadıyla öncelikle yok etme kastının olup olmadığına bakılmalıdır. İsrail-Hamas çatışmasında yaşanan, yapay zekâ destekli hedefleme sisteminin kullanıldığı ve binlerce insanın hayatını kaybettiği ve yaralandığı saldırılar ne yazık ki soykırımdan ziyade savaş suçu veya insanlığa karşı işlenen suçlar tanımına girmektedir.

İsrail başbakanı 07 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen Hamas saldırısının ardından Gazzelilerin büyük bir bedel ödeyeceklerini ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF – Israel defense Forces), Gazze’nin yoğun nüfuslu kent merkezlerinin bazı kısımlarını yerle bir edeceğini ifade etmiştir. Aynı başbakan 28 Ekim 2023 tarihinde yaptığı açıklamada ise, Eski Ahit’in beşinci kitabı Tesniye’ye (Yasa’nın Tekrarı) atıfta bulunarak; ‘‘Amalek’in sana ne yaptığını hatırlamalısın’’ ifadelerini kullanmıştır. Birçok İsraillinin çok iyi bildiği gibi Kutsal Kitap, Amalek Kavminin saldırısının intikamını almak için; erkeklerin yanı sıra kadınlar, çocuklar ve emzirilme dönemindeki bebeklerin dahi öldürülme çağrısını yapmaktadır.

Amalek Kavmi

Amalek Kavmi, Mısır’dan çıkışı esnasında çölde İsrailoğullarına saldıran kavimdir. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisine göre yarı efsanevi göçebe bir Sâmî topluluk olarak tanımlanan bu kavimle ilgili bilgiler aşağıdadır.

Arap tarihçilerinin Amâlik ve İmlâku şekillerinde de kaydettikleri Amâlika Kur’an’da yer almaz; İslâmî kaynaklara Benî İsrâil rivayetlerinden geçmiştir. Eski Ahid’de şahıs ve kavim adı olarak yirmi dört defa zikredilip Yahudi milletinin ezelî düşmanı niteliğiyle tanıtılır. Tevrat’taki nesep şeceresine göre topluluğun atası, Hz. İshak’ın torunu Elifaz’ın câriyesi Timna’dan doğan oğlu Amalek’tir (Tekvîn, 36/12; I. Tarihler, 1/36). 

İsrail başbakanının yanı sıra cumhurbaşkanı da garip bir şekilde terör saldırından sadece Hamas’ın değil bütün Gazze halkının sorumlu olduğunu iddia etmiş, koroya katılan savunma bakanı da kimleri (Gazze halkı – Hamas) kastettiği belli olmayan açıklamasında ‘‘insan hayvanlar’’ ifadesini kullanmıştır. ‘‘Oral Diarrhea’’ hastalığına yakalanmış oldukları açıkça görülen İsrailli yöneticilerin söyledikleri etnik temizliğin açık bir göstergesidir. Devlet yetkilileri ve generallerin yaptığı bu türden konuşmalar kaygı vericidir ve muharebe sahasındaki askerleri çok daha fazla şiddete teşvik etmektedir.

Galiplerin Adaleti

Hamas terör saldırısı nedeniyle öfkeden deliye dönen ve intikam ateşiyle yanıp tutuşan İsrail başbakanı, Hamas ve Gazze halkı arasında bir ayırım yapmamakta ve İsrail ordusu da yapay zekâ destekli hedefleme sistemiyle (The Gospel) kimin öldüğüne hiç aldırmadan binlerce hedefi bombalamaktadır.

Ancak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Nürnberg Mahkemeleri unutmamak gerekmektedir. Nürnberg duruşmaları galiplerin adaletidir, Nazi savaş suçluları yargılanıp çeşitli cezalara mahkûm edilirken, Almanya ve Japonya kentlerinin hedef gözetilmeksizin bombalanması ve 1945 yılında Hiroshima ve Nagazaki kentlerine ABD tarafından düzenlenen tarihin en hain ve sinsi saldırılarını gerçekleştirenler mahkeme salonunda yoktur.

Hiroshima kentine ‘‘Enola Gay’’ isimli B-29 modeli bombardıman uçağından atılan atom bombası, infilâk irtifası yerden 1900 feet irtifada olacak şekilde ayarlanarak kentin hastanesinin üzerine bırakılmıştır. Amerikalılar yaralılara bakacak ve müdahale edecek doktor ve hemşireleri sağ bırakmak istememiştir.

Her ne kadar savaş esnasındaki bu vahşetler korkunç olsalar da, soykırım olarak nitelendirilemez, askerî maksat düşmanın savaşma azim ve iradesini kırmaktır. Amaç Alman ve Japon halkı ve kültürünü tamamen yok etmek değildir.

Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik

Uluslararası İnsani Hukuk ve Askerî Çatışma Hukukuna uyma konusundaki bireysel sorumluluk ve hesap verme, hükümet düzeyi  dâhil herkesi kapsamaktadır. Hedeflere angajmanı uygulayanlar, hedefleme konusunda verilen direktifleri onaylanmış angajman kuralları ile Uluslararası İnsani Hukuk ve Askerî Çatışma Hukukuna göre  uygulamaktan sorumludur.

Angajman araçlarının ve yöntemlerinin seçiminde mümkün olan bütün önlemler alınmalı ve hedefin askerî bir hedef olmadığının belirlenmesi veya mevcut koşullarda tahmin edilen tali hasarın aşırı olacağının açıkça ortaya çıkması durumunda angajman iptal edilmeli veya ertelenmelidir.  

Silahlı bir çatışmada ‘‘hedef’’ terimi o hedefin uluslararası insancıl hukuk ve silahlı çatışma hukuku uyarınca yasal olarak angaje olunabileceği anlamına gelmez. Herhangi bir angajman öncesinde; askerî gereklilik, ayırım, orantılılık ve taarruz önlemlerini içeren bir yasal değerlendirme yapılmalıdır. Silahlı çatışma dışındaki faaliyetlerde de angajman öncesinde yasal değerlendirme yapılması kuralı geçerlidir.

Yasal Askerî Hedeflerin Belirlenmesi

Bazı oluşumlar nerdeyse daima askerî hedeftir. Örnek vermek gerekirse; savaş dışı kalmadıkları sürece düşman silahlı kuvvetler personeli, savaş uçakları, denizaltılar ve mühimmat depoları askerî hedef statüsündedir. İkili kullanım olarak adlandırılan diğer şeylerin geçerli askerî hedef olarak tanımlanmaları daha zor olabilir.

Gazze kentinde bulunan Al Shifa hastanesinin uydu görüntüsü. Kaynak: Maxar Technologies via Reuters

İkili kullanım statüsündeki oluşumlar hem siviller hem de askerler tarafından kullanılabilir, sivillere ve orduya hizmet edebilir. İkili kullanıma örnek olarak havalimanları, elektrik dağıtım sistemleri veya şebeke altyapısı gösterilebilir. Angajman öncesi bu tür yerlerin yasal askerî hedef olup olmadıklarını belirlemek maksadıyla mevcut durum ve elde mevcut bilgilere dayanılarak dikkatli bir analiz yapılması gereklidir.

Normal olarak sivil kullanıma tahsis edilen bir yerin askerî harekâta katkıda bulunup bulunmadığına dair bir şüphe varsa o yer askerî yasal hedef olarak kabul edilmez. Çift kullanımlı yerler, özellikle sivil nüfus üzerindeki uzun süreli etkileri olumsuz etkileri göz önüne alındığında çok daha fazla orantısallık endişesi doğurmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.