savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,9529
EURO
36,6047
ALTIN
3.020,00
BIST
10.058,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Karla Karışık Yağmurlu
4°C
Ankara
4°C
Karla Karışık Yağmurlu
Cuma Açık
3°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
5°C
Pazar Karla Karışık Yağmurlu
3°C
Pazartesi Az Bulutlu
3°C

Mesut YILMAZ’ın Ardından

Mesut YILMAZ’ın Ardından

 

 

MESUT YILMAZ’IN ARDINDAN

 

 

 

48, 53 ve 55’nci Cumhuriyet Hükûmetlerinde Başbakanlık yapan Mesut YILMAZ’ı 30 Ekim 2020 sabahı kaybettik.

Allah rahmet eylesin!

Kendisini 28 Şubat kumpas davası sırasında yakından görüp tanıma şansım oldu. Davanın 21 Nisan 2016 tarihli 84’ncü celsesinde mahkemeye “tanık” olarak gelip hemen 1 metre önümdeki kürsüde 3 saat 10 dakika ifade verdi.

28 Şubat sürecine ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu.

Doğrusu, duruşuyla, konuşmasıyla ve sorulara verdiği yanıtlarla Mesut Bey’in beni etkilediğini söyleyebilirim. Kendisini devlet yönetimini iyi bilen, zeki, entelektüel, esprili ve çözüm odaklı bir kişi olarak algıladım.

Mahkemede 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Erbakan’la neden koalisyon kurmadıklarını anlatan Yılmaz, ömrü birkaç ay süren ANAYOL Hükûmetinin nasıl kurulduğuna, Çiller’le neden ters düştüklerine, Çiller’in seçim meydanlarında “PKK’dan bile tehlikeli” diye tanımladığı Refah Partisi’yle nasıl olup da Hükûmet kurduğuna nazik bir üslûpla değindi. Özellikle hükûmet kurarken veya hükûmetleri döneminde Genelkurmay’dan kendisine en küçük bir baskı ya da telkin olmadığının altını çizen Yılmaz, komutanlarla zaman zaman farklı düşüncede olduklarını, ancak çalıştığı hiçbir komutanı anti demokratik eğilim içinde görmediğini, muhatap olduğu hiçbir Genelkurmay Başkanının veya hiçbir komutanın hükümeti devirmek için bir örgüt kurmak, bir cunta kurmak veya bu yolla Türk siyasetine yön vermek için bir uğraş içinde olduğuna tanık olmadığını, tam tersine, her zaman demokrasiye bağlılıklarına şahit olduğunu, dahası ülkeye bu kadar hizmet etmiş olan komutanların sanık oldukları davada tanıklık yapmaktan hicap duyduğunu net biçimce vurguladı.

Şu tespiti çok anlamlıydı: “Biz bir siyasi partiyiz, gücümüzü halktan alıyoruz… Genelkurmay farklı bir organ; Genelkurmay Anayasa’ya bakıyor, kanuna bakıyor, devletin ilkelerine bakıyor.”

Bana göre Mesut YILMAZ’ın tanıklığının en önemli bölümü türban / başörtüsü konusunda idi. 28 Şubat ile başörtüsü meselesi arasında hiçbir bağlantının söz konusu olmadığını söyleyen Mesut Bey, bu meselenin Türk siyasetinde en az 30 seneden beri tartışıldığını, Özal’ın başbakanlığı döneminde ANAP olarak bir takım yasal düzenlemeler yaptıklarını, ancak bunların Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmediğini vurguladı.

Bu çerçevede müşteki avukatlarından birinin “28 Şubat döneminde imam hatiplerin orta kısımlarının kapatıldığı,  üniversitelerde başörtüsü yasağı nedeniyle birçok kız öğrencinin okullarına devam edemediği ve /veya okulundan çıkarıldığı, kamuda başörtülü bayanların çalışmasına izin verilmediği, başörtüsüyle çalışmak isteyenler hakkında işlem yapılarak cezalandırıldığı veya görevlerinden uzaklaştırıldığı, dolayısıyla binlerce insanın mağdur edildiği” yönündeki serzenişlerine Mesut Bey’in tepkisi çok dikkat çekici ve önemliydi. “Bir dakika, bir dakika” diye avukatın sözünü kesen Mesut Bey, eliyle arkasında oturan sanıkları işaret ederek şöyle konuştu:

– İyi de bunun için niye bu sanıkları suçluyorsunuz? Bunlar asker kişiler… Yasaları askerler mi çıkarıyor? Yasaları Meclis çıkarır. Bu söyledikleriniz yasal düzenlemelerle ilgili hususlardır ve bunun bir muhatabı ve sorumlusu varsa siyasetçiler olarak biziz; askerlere değil bize sormanız lazım!

Kamuda başörtüsü konusunda yasalara vurgu yapan Yılmaz’ın bu sözleri çok önemliydi ve bana göre tam bir kumpas olan 28 Şubat Davasını çökerten açıklamalardı; ama medyada çok dikkat çekmedi, dillendirilmedi, gözden uzak tutuldu.

Şimdi buraya bir başka girdi yapacağım.

Yılmaz’ın bu önemli açıklamasının sadece kamuoyundan değil, tutanaklardan da “ırak tutulduğunu” fark ettik. Mahkemedeki bant kaydının çözümlemesi sırasında Yılmaz’ın bu önemli sözleri tutanaklara geçirilmemişti.

Bu olayı fark edince avukatım A.Atila BİNGÖL aracılığıyla 28 Şubat Davası’nın İstinaf Mahkemesi olarak atanan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi’ne başvurarak “yeni bir kumpasla daha karşı karşıya olduğumuzu, davanın önemli tanıklarından Sayın Mesut YILMAZ’ın ifadesinin, görüntülerinin değiştirilmesi ve /veya silinmesinin önüne geçmek maksadıyla söz konusu görüntülere el konulmasını, görüntülerin bir kopyasının çözümünün yapılması için seçilecek bilirkişiye verilerek çözümünün yaptırılmasını, yapılan işlemin dosyaya dahil edilmesini ve tarafımıza bilgi verilmesini, duruşma tutanağındaki bu hatanın ancak ve ancak bir kasıttan kaynaklanabileceğini, dolayısıyla çözümlemeyi yaparak tutanağı hazırlayan ilgili kişiler hakkında da gerekli işlemin yapılmasını” talep ettik.

13 Kasım 2019’da verdiğimiz bu dilekçenin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmesine rağmen hâlâ bize verilen bir yanıt olmadı.

Mesut Bey’i de kaybettik… Aynı sözleri onun ağzından tekrar alma şansımız yok.

Bu arada şu ilginç hususu da hatırlatmakta yarar var: Mesut Bey’in görüntülerini / ifadesini incelemesini istediğimiz Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi heyeti ve savcısı hakkında Ekim 2020 ayı içinde HSK’ya bir suç duyurusunda bulunulmuştu. 28 Şubat Davası kapsamında “yasaya aykırı” karar verdiği gerekçesiyle önce Av. Aykanat KAÇMAZ, ardından Av. Çağrı Ayhan ŞENEL ve Av.Emre BAYKURT da kendi müvekkilleri adına anılan mahkeme hakkında suç duyurularında bulundular.

Yani ortada böyle garip bir durum var.

Neyse, sanıyorum bir çözüm bulunacaktır. Takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Bu vesileyle eski başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz’a tekrar rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Aynı şekilde 30 Ekim’de İzmir’de yaşanan depremde yaşamını yitiren canlarımıza da rahmet, yaralılara acil şifalar ve bütün İzmirlilere geçmiş olsun diyorum. 

Alican TÜRK, 07.11.2020

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.