savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3868
EURO
35,0513
ALTIN
2.325,75
BIST
9.131,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
23°C
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Pazar Açık
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
25°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Türkiye’nin Demir Adamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hikâyesi

Türkiye’nin Demir Adamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hikâyesi
A+
A-

Türkiye’nin Demir Adamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hikâyesi

Geçtiğimiz yaz bir darbe girişimini engelledi — Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık 2029 yılına kadar iktidarda kalabilir. Theresa May, Başkan Trump ile ilk görüşmesinin hemen arkasından onunla görüşmeye gitti. İşçi sınıfından bu Müslüman çocuk, yeni dünya düzeninin en önemli kişilerinden biri haline nasıl geldi? Louise Callaghan onun köklerini araştırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl yaklaşık olarak 300 kişinin yaşamını kaybettiği, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında düzenlenen bir protesto gösterisinde, kendisini çılgınca seven hayranlarını selamlarken. ANADOLU AGENCY/GETTY

Türkiye’nin en güçlü adamının ahşap yazlık evinin önünde bir tavuk kümesi ve garaj kapısının üstünde de bir keçi kafatası var. Komşuları onu seviyorlar. Hem de çok…

84 yaşındaki Ayşe Mutlu, sisli ve yeşillikler içindeki çay ekilen bir vadiye bakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bahçesinde yetişen tatlı bir mısır parçasını ağzında kemirirken ‘‘Hiç onun gibi bir çocuk görmedim.’’ ‘‘Ve hayatımda onun gibi bir adam tanımadım. O ülkemiz için muhteşem bir lider. Bir daha geldiğinde kahvaltı için uğrayacağını söyledi. Uğrayacağını biliyorum. Ona güveniyorum.’’ diye anlatıyor.

Kadının bu sözleri üzerine, çevremizdeki hükümet yetkilileri sevinçle parlayan yüzleriyle, hep birlikte başlarını sallayarak onaylıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atalarının evinin bulunduğu Güneysu kasabasındayız. Partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Kasım 2015 seçimlerinde, burada oyların % 94’ünü kazanmış, bir sonraki seçimlerde hedefi oyların tamamını yani % 100’ünü almak.

Erdoğan çocukluğunun büyük bir kısmını — ve o zamandan bu yana her yaz — bu küçük, Karadeniz kıyılarından beş mil uzaklıkta, dağların arasında yer alan aşırı muhafazakâr kasabada geçirmiştir. Kasaba halkı onu taparcasına sevmektedir. Erdoğan geldiğinde köylüler, liderlerini görmek maksadıyla, evinin önünde vadiden aşağılara doğru uzanan kıvrımlı ve uzun bir kuyruk oluşturmaktalar. Onlara göre Erdoğan; tam bir halk adamıdır.


Cumhurbaşkanının evinin bahçe duvarında dinlenmekte olan Ayşe Mutlu; ‘‘Onunla konuşmak beni her şeyden daha çok mutlu ediyor’’ ‘‘O, Türkiye’nin en iyiliksever ve kudretli adamıdır. Fakat aynı zamanda içimizden biridir. Çocukken bahçemde oğlumla oynardı ve şimdi o bizim cumhurbaşkanımız. Hiç bir şey beni bu kadar gururlandıramaz.’’ sözlerini sarf etmektedir.

Göründüğü kadarıyla burada konuştuğum bütün insanların, cumhurbaşkanının sonsuz cömertlik ve iyilikseverliği hakkında bir hikâyesi var. Elinde bir çamaşır sepeti olan orta yaşlı bir kadın; son ziyaretinde kocasının hasta olduğunu gören Erdoğan’ın, onları çağırarak, kocasının İstanbul’da hastahaneye yatması için gereken parayı ödeyeceğini söylediğini anlattı. En az üç kişi, cumhurbaşkanının onlar için yaptığı iyilikleri anlatırken gözyaşlarını tutamadılar. Başörtülü ufak tefek bir kadın, onu peygamber Muhammed ile karşılaştırıyordu. Erdoğan’ın onuru onlarınkine bağlıydı ve Batıda onun hakkında söylenen kötü şeylerden daha fazla onları inciten başka hiç bir şey yoktu.

Yaklaşık olarak 300 kişinin yaşamını yitirdiği, Temmuz 2016’daki başarısız darbe sonrası ayakta kalmayı başardıktan sonra Erdoğan, uluslararası haber merkezlerinin gündeminin en tepesine yerleşmiştir. Fakat Erdoğan bunun nedeninden hoşlanmamaktadır. Demokratik bir şekilde seçilen hükümetinin başarısını kutlamak yerine dünya onun, darbecileri ortaya çıkarmak maksadıyla emrettiği Sovyet tarzı tasfiyelere odaklanmıştır.

Rakamlar oldukça ürkütücüdür: 40.000’den fazla insan tutuklanmış ve 100.000 kişi işlerinden uzaklaştırılmış veya açığa alınmıştır. Bu arada cezaevlerindeki 38.000 mahkûm, darbe şüphelilerine yer açmak için cezaevlerinden salıverilmiştir. İşadamları, gazeteciler ve baklavacılar tasfiye esnasında süpürülüp atılmışlardır, birçok insan tasfiyelerin, aslında hükümeti eleştirenleri susturmak maksadıyla yapıldığına inanmaktadır. Uluslararası Af Örgütü, tutuklulara işkence yapıldığı ve tecavüz edildiği yönünde raporlar hazırlamıştır. Erdoğan çılgına dönmüştür. Ona göre dünya, Ankara caddelerinde sivillerin helikopterlerden açılan ateşle vurulduğu ve İstanbul’da, Türk silahlı kuvvetlerindeki isyancıların komutasındaki tanklar tarafından ezildiği, ülkesinin başına gelen trajediyi görmezden gelmiştir ve kendisinin darbe girişiminden kurtulması nedeniyle hayal kırıklığını gizlemekte de zorluk çekmektedir.

Darbeden haftalar sonra, hiddetten burnundan soluyan Erdoğan; ‘‘Bazıları 10.000, 20.000 kişiyi işten attığımızı söylüyor. Kim olurlarsa olsunlar, on binlercesini tasfiye edeceğiz.’’ ifadelerini sarf ediyordu.

Erdoğan’ın yazlık bir evi olan Karadeniz yakınındaki Güneysu Kasabasının merkezi

Erdoğan’ın öfkesi önemlidir ve dikkate alınması gerekir. Son 15 yılda iktidarını sağlamlaştıran Erdoğan, 75 milyon nüfuslu NATO üyesi ve Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan, Orta Doğudan Yunanistan ve Irak’a uzanan alanda, bir tampon görevi yapan Türkiye’nin, dışa dönük yüzü ve itici gücüdür. Bir zamanlar kumsalları ve çarşıları ile tanınan ülke, hızla kırılmakta olan jeopolitik bir fay hattı üzerinde yer almaktadır. Siyah renkli bayraklarını Türkiye’nin Suriye sınırının sadece bir kaç mil güneyinde dalgalandıran ISIS, ‘‘Kahraman Askerlerinden’’ bir tanesinin, yılbaşı gecesi İstanbul’da bir gece kulübünde, 39 kişiyi katlettiği saldırının sorumluluğunu üstlenmiştir. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de gerçekleştirilen en az iki saldırı ile de ISIS’in bağlantısı bulunmaktadır. Güneydoğuda asırlardır süren Kürt isyan ateşi içten içe yanmaya devam etmekte ve ara sıra tam ölçekli bir çatışmaya dönüşmektedir.

Makalenin tamamını PDF formatında okumak için Devamını Oku butonunu kullanabilirsiniz. 

Çevirenin Notları: Louise Callaghan tarafından kaleme alınan ve ‘’The Sunday Times’’ dergisinde 5 Şubat 2017 tarihinde yayımlanan makale, aslına sadık kalınarak, hiç bir yorum eklenmeden çevrilmiştir. Yazıda ifade edilen görüşler Sayın genç yazar ve dergi yönetiminin görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi, çevirenin yazarın düşünce ve yorumlarını paylaştığı anlamına gelmemektedir.

Yazının İngilizce orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.

http://www.thetimes.co.uk/article
/the-iron-man-of-turkey-9jbzmdx7r

 

Yazar: Louise Callaghan. Çocukken büyüdüğünde bir aslan olmak isteyen günümüzün genç, korkusuz ve söylenmesi gerekenleri çekinmeden söyleyebilen genç yazarlarındandır. 2013 yılında Gelişme Çalışmaları ve Tarih alanında School of Oriental and African Studies (SOAS) Üniversitesini tamamlayan Callaghan, The Sunday Times dergisine stajyer olarak katılmıştır. Türkiye dış haberler muhabir ve yazarıdır. İstanbul’da yaşayan Callaghan Türkiye, Yunanistan, Suriye ve Irak hakkında yazılar yazmaktadır. Musul saldırısıyla ilgili haber yapmak üzere bulunduğu Irak’ta neredeyse IŞİD havan topları tarafından öldürülme tehlikesi atlatan Callaghan, İngiliz Gazetecilik Ödüllerinden, 2016 Yılı Yeni Gazeteci ödülünü kazanmıştır. 26 yaşında olan Callaghan 15 Temmuz 2016 darbe girişimi esnasında İstanbul’da bir diplomatla görüşmektedir.

Çeviren: Ercan Caner Elektrik ve Elektronik Mühendisliğinin yanı sıra, uçak ve helikopter lisanslarına sahiptir. Yüksek lisans derecesini 2012 yılında Gazi Üniversitesi’nden Avrupa Birliği – Türkiye İlişkileri alanında alan Caner, halen Türkiye Hava Sahası Yönetimi alanında Haliç Üniversitesi’nde doktora tez çalışmalarını sürdürmektedir. Bir yazılım firmasında proje yöneticisi ve havacılık projeleri alan uzmanı olarak çalışan Caner, Asliye Ceza Mahkemelerinde ‘‘Havacılık Bilirkişiliği’’ alanında pilot ve bakım uzmanlığı görevini de yürütmektedir. İleri Mühendislik ve Tasarım alanında ‘‘Smart Mentor’’ unvanı da olan Caner, yazı ve çevirilerini academia.edu ve sunsavunma.net sitelerinde paylaşmaktadır. Caner evli ve iki çocuk babasıdır. İngilizce bilen ve Fransızca okuyabilen Caner’in İnsansız Hava Araçları (2014) ve Taarruz Helikopterleri (2015) konulu makaleleri yayımlanmıştır. 40 yılı kapsayan TSK, Birleşmiş Milletler, NATO ve savunma sektör deneyimlerine sahiptir. ercancaner@gmail.com

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.