savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3679
EURO
35,1021
ALTIN
2.325,03
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
21°C
Ankara
21°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Pazar Açık
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C

Ölüme Mahkûm Edilen Charleston Kilisesi Canisi Dylann Roof Affedilmesini İstedi

Ölüme Mahkûm Edilen Charleston Kilisesi Canisi Dylann Roof Affedilmesini İstedi

Ölüme Mahkûm Edilen Charleston Kilisesi Canisi Dylann Roof Affedilmesini İstedi

 

İncil okuyan dokuz siyahi insanı öldürmekten hiç pişmanlık duymadığını söyleyen faşist cani, hayatının bağışlanması talebinde bulundu. 

Yazar: JASON RYAN, 10 Ocak 2017

Çeviren: Ercan Caner

CHARLESTON, South Carolina— Siyahların gittiği tarihi bir kilisede İncil okurken öldürdüğü dokuz kişinin katli Dylann Roof, idamla cezalandırılan ilk federal nefret suçlusu olarak infaz edilecek.

Charleston Federal Mahkemesinde, 12 kişiden oluşan jüri, üç saat süren oturum sonrasında Roof’un suçlu olduğuna karar verdi. Roof, 17 Haziran 2015 tarihinde Emanuel A.M.E. Kilisesinde bir katliam yapmıştı. Kararı, ifadesiz bir yüzle dinleyen Roof’un dudaklarında sinirli olduğunun göstergesi olarak ara sıra gizli bir gülümseme görülüyordu.

Roof’un kilise cemaatinden dokuz kişiyi acımasızca katletmesi, katliam yerlerine bir de kilise boyutunu katarak,  her yerde kitlesel cinayetlere tanık olan Amerikan toplumunu bir kez daha şoka sokmuştur. Aralarında bir papaz, eyalet senatörü, emekli bir öğretmen, konuşma terapisti, kütüphane görevlisi, iki anne, genç bir kolej mezunu ve kilise görevlilerin olduğu Roof’un kurbanları 26 ile 87 yaşları arasındaydılar.

Roof’un açtığı yaylım ateşinden iki kadın ve iki çocuk sandalye ve masaların altına saklanarak kurtulmuşlardı. Tabancası ile 77 kez ateş eden Roof, dua etmek için gözlerini kapatan insanların üzerine acımasızca ateş etmişti. Polly Shephard adlı kadının hayatını bağışlayan katil, kadına silahını doğrultarak; ‘‘Seni de vurdum mu?’’ diye sormuş, sonrasında da ‘‘Seni vurmayacağım, olup bitenleri anlatman için sana ihtiyacım var.’’ şeklinde sözlerini sürdürmüştür.

Roof’un acımasız cinayetlerine karşı çeşitli gruplar birlik ve sevgi gösterileri düzenlemişler, kurbanların aileleri, katliamdan henüz iki gün sonra cinayetleri işlediğinde 21 yaşında olan katili affettiklerini açıklamışlardır. Başkan Obama da, aynı zamanda South Carolina senatörü olan Rahip Clementa Pinckney’in cenaze törenine katılmıştır. South Caroline eyalet yöneticileri, birçokları tarafından nefret ve hoşgörüsüzlük sembolü olarak görüldüğünden, haftalar sonra Columbia’da bulunan eyalet meclisi önündeki Konfederasyon bayrağını indirerek bir müzeye yerleştirmişlerdir. Bayrağın birçok insan tarafından nefret ve hoşgörüsüzlüğün sembolü olarak görülmesinin nedeni; işlediği cinayetler öncesinde katil Dylann Roof’un aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Konfederasyon bayrağı ve elinde silahla verdiği pozlardır.

Ülkede birçok insan, sürekli olarak silahlı şiddete ve ırkçı saldırılara hedef olan ulusun yaralarını iyileştirmek için katkıda bulunmaya çalışırken, Charleston’da bir hapishane hücresinde yazdığı 40 sayfalık yazıda Roof, pişmanlığını ifade etmek bir yana, ‘‘alt tabakadan ırklara’’ karşı yaptığı saldırıda kendisini desteklemeyen beyazlar dâhil, dünyada bulunan hemen hemen bütün ırkları aşağılayan ve kötüleyen ifadeler kullanmıştır.

Karar duruşmasında yeşil bir kazak giyen ve yumuşak bir ses tonuyla konuşan Roof, jüriye kaderiyle ilgili olarak konuşurken; ‘‘Bir şey yapmak zorunda değildim… Bunu yapmak zorunda hissettim ve hala da yapmak zorunda olduğumu hissediyorum.’’ ifadelerini kullanmıştır. Çoğunlukla işlediği suç ve kurbanları hakkında konuşmaktan kaçınan ve hiç bir pişmanlık belirtisi göstermeye Roof, ‘‘Sanırım aklı başında hiç kimse bir kiliseye giderek insanları öldürmez.’’ diyerek suçunu kabullenmek zorunda kalmıştır.

Duruşma esnasında savcının kendisini, özellikle siyah insanlar için nefret dolu birisi olarak tanımlamasına itiraz eden Roof, ‘‘İddia makamının, bana ölüm cezası vermek istediği için benden nefret ettiğini söylemek adil olmaz mı?’’ sorusunu sormuştur. Sözlerine; ‘‘Benim düşüncem, kafasında birşeyden nefret eden birisinin, mutlaka iyi bir nedeni olduğudur’’ şeklinde devam etmiştir.

Yazdığı faşist içerikler, kayda alınan itirafı ve onu silahlar ve ırkçı sembollerle gösteren düzinelerce fotoğrafa rağmen Roof, jüri üyelerine, hükümetin karakteri hakkında yanlış bir fikre sahip olduğunu anlatmıştır.

‘‘Bu davada iddia makamı ve benden nefret eden herkesin yanlış yönlendirildiğini söyleyebilirim.’’ ‘‘Benim nefret dolu olduğumu düşünen herkesin, savcı dâhil, gerçek nefretin ne demek olduğu hakkında hiç bir fikri yok.’’

‘‘Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorlar, gerçek nefretin neye benzediğini bilmiyorlar. Bildiklerini zannediyorlar ama aslında bilmiyorlar.’’

Roof son sözlerini, jüri üyelerine inançlarına sahip çıkmaları çağrısı yaparak ve onlara, içlerinden bir tanesinin ölüm cezasına itiraz etmesi durumunda, ölmek yerine ömür boyu hapis cezasıyla kurtulacağını hatırlatarak bitirmiştir.

Roof, sözlerini; ‘‘Bana söylendiğine göre sizlerden ömür boyu hapis cezası isteme hakkına sahibim, fakat bunun doğru olduğundan da pek emin değilim.’’ ‘‘Bütün söyleyeceklerim bundan ibarettir.’’ diyerek tamamlamış ve yerine oturmuştur.

Savunmasını bazen kendisi yapan, bazen de mahkeme tarafından atanan avukatların yaptığı dava süresince, Roof’un avukatı savcının iddialarına çok az itiraz etmiş ve tanıklara çapraz sorgulama yapmamayı tercih etmiştir. Savunma makamı mahkemeye tek bir tanık ve kanıt dahi sunmamıştır.

Dava Dylann Roof’un akıl sağlığının yerinde olmadığı soruları ile gölgelenmiş, Roof’un avukatları, müşterilerinin aklının yerinde olmadığına dair kanıtlar sunmak için çaba göstermişlerdir. Roof, mahkeme tarafından atanan avukatı ret ederek, jüri seçimi öncesinde ve duruşmalar esnasında kendi seçtiği avukat ile devam etmiştir.

ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı Richard Gergel, son iki ayda Roof hakkında iki psikiyatrik değerlendirme yapılmasını talep etmiş ve her ikisinin sonucunda da Roof’un yargılanma için yeterli olduğuna hükmettiği, iki kapalı yetkinlik duruşmasına başkanlık etmiştir. Yargıç Gergel, kararın verilmesi sonrasında, çok yakın bir süre içerisinde bu duruşmaların ayrıntılarını açıklayacağına söz vermiştir.

Katliam için gittiği kilisede Roof, nazik bir şekilde karşılanır, kendisine bir İncil verilir ve Rahip Pinckney’in hemen yanındaki bir sandalyeye oturtulur. Fakat kilise cemaati onun öğrenmek için değil de, ÖLDÜRMEK için geldiğini silah seslerini işitince anlarlar. Roof kiliseye, nefret dolu bir kalp ve Glock marka 45 kalibrelik bir silahla, ölüm kusmaya gelmiştir. Yargılanması esnasındaki utanmazlığı ve mahkemeye gelirken ayakkabısının altına mürekkeple yaptığı ırkçı semboller de Roof’un zalimliğinin diğer kanıtları olmuştur.

Savcı Richardson, Roof’un, kanını döktüğü kurbanların hiçbirisi için tek bir damla dahi gözyaşı dökmediğini açıklamıştır. Pişmanlık göstermeyen ve asla vicdan azabı duymayan, kilise saldırısından kurtulan Miss Felicia ve Miss Polly’i dinlerken ve ne kadar korktuklarına şahit olduğunda dahi ayakkabısının altındaki ırkçı sembollerle önlerinden yürüyebilen katil ölüm cezasını hak etmiştir.

Savcı Richardson, caninin katliam için yaptığı hazırlıklara da dikkat çekmektedir. Florida’da, 17 yaşındaki siyah Trayvon Martin’in öldürülmesi sonrasında ırk meselelerinin Roof’ta bir takıntı haline geldiğine ve beyaz üstünlükçü web siteleri ile derin bir şekilde ilgilenmeye başladığına Savcı Richardson dikkat çekmektedir.

Saldırı öncesindeki yedi ay içerisinde kiliseyi altı kez ziyaret ettiği kanıtlanır. Sessiz ve güvenli, çocukların ve torunların güvenle götürülebileceği bir kilisedir, işlediği cinayetlerin en çok bu kilisede ses getireceğini Roof çok iyi bilmektedir.

Bir tabanca ve bol miktarda mermi satın alır ve atış talimleri yaparken kendisini kameraya alır. Kurbanlarına ateş ederken nasıl göründüğünü ve kurbanların onları infaz ederken onu nasıl göreceklerini merak etmektedir. Cinayetler için zihinsel hazırlık yapmaktadır.

Kurbanların hepsi acı bir kayıptır, onları acımasızca, gözünü dahi kırpmadan katleden cani ölüm cezasını fazlasıyla hak etmektedir.

Karar açıklandıktan sonra Roof yeni avukatlar ve davanın yeniden görülmesini talep eder. Fakat Gergel ona bir gece düşünmesini ve karşısına geçerli nedenlerle gelmesini söyler. Gergel sanığın avukatlarının yeterli olduğunu düşünmektedir.

Karar sonrasında Roof’un ailesi, onu daima seveceklerini belirten ve yaşadıkları sürece onun, birçok insanın büyük acılar çekmesine neden böylesine korkunç bir şeyi nasıl yapabildiğini anlamak için mücadele edeceklerini ifade eden bir açıklama yaparlar. Kurbanlar için büyük acı çektiklerini ve geride kalanlar için büyük üz üntüduyduklarını ve Charleston cemaati için dua etmeye devam edeceklerini ifade ederler.

Hayatını kaybeden Cynthia Hurd’un erkek kardeşi, medyaya kardeşi için adaletin yerini bulduğu açıklamasını yapar. Roof’a verilen ölüm cezasından memnundur ve teröriste benzeyen Roof’un ölüm cezasını hak ettiğini düşünmektedir.

Roof’un yaptıkları cinayetten öte bir infazdır ve kendisi de yargılama esnasında bunu kabul etmiş ve hatta gurur duyduğunu ifade etmiştir. Afrikalı Amerikalılar hakkında kendisine söylenen yalanlara inanmaktadır.

Roof hakkında verilen ölüm cezası kalplerinde aynı türden nefret taşıyanlar ve onun gibi yapmayı düşünenlere açık ve net bir mesajdır.

Çevirenin Notları: Avrupa Birliğine bizi alacakları yok, yıllardır kapıda bekliyoruz, ama Gümrük Birliği dâhil aleyhimize birçok uygulamadan da zarar görüyoruz. Türkiye’de idam cezası Avrupa Birliğine uyum kapsamında kaldırıldı. Hafızalarımızı zorlarsak, insanlara karşı suç işleyen birçok terör canisi yakalandı ama hiçbir zaman idam cezasının tekrar uygulanması gündeme dahi gelmedi. 15 Temmuz başarısız darbe girişimi, devlete karşı işlenen bir suçtu ve günlerce idam cezasının,  geriye yürümediği de bilinerek, yeniden uygulanması tartışıldı, aslında toplum bir süre de bu konuyla oyalandı.

Reina katilini yakaladığımızı farz edin, yine ağırlaştırılmış müebbet cezası ile yargılanacak ve ölüm cezası almayacak. Avrupa Birliğine zaten gireceğimiz yok. Türkiye de, çeşitli nedenlerle kalbinde nefret, kin ve öldürme duygusu olan kanlı katil adaylarını caydırmak için derhal idam cezasını tekrar yürürlüğe koyacak yasal düzenlemeleri getirmelidir.

 

 

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.