savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5835
EURO
35,0278
ALTIN
2.460,78
BIST
9.796,10
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
24°C
Ankara
24°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
21°C

Prigojin’in Öldürülmesi Küreselciler ile Ulusalcıların Kapışması mı?

Prigojin’in Öldürülmesi Küreselciler ile Ulusalcıların Kapışması mı?

Prigojin’in Öldürülmesi Küreselciler ile Ulusalcıların Kapışması mı?

 

Osman Başıbüyük, Sun Savunma Net, 26 Ağustos 2023 / Doha

Rusya menşeli paralı asker şirketi Wagner’in sahibi Yevgeni Viktoroviç Prigojin 23 Ağustos’ta yaşanan bir uçak kazasında öldü, öldürüldü veya öldü süsü veriliyor. Hangi ihtimal geçerli olursa olsun o artık sahnedeki bir oyuncu değil.

Eğer hem ulusal hem de küresel çapta bir aktör ortadan kaldırılıyorsa, olaya mutlaka Vatansız Para açısından da bakmak gerekir. Bu makalede bu konuyu incelemeye çalışacağız. Küçük bir tüyo verelim, işin ucu Afrika’ya dayanıyor.

KİM BU PRİGOJİN?

Derin konulara girmeden önce Prigojin’in kim olduğuna bakalım. Prigojin küçük yaşta hapse girmiş çıkmış bir çete üyesi. 1980’de bir soygun esnasında bir kadını boğarak öldürdüğü için 12 yıl hapis cezası almış. Dokuz yıl hapis yattıktan sonra çıkmış ve Leningrad sokaklarında sosisli sandviç satıyormuş. Prigojin’in babası Yahudi asıllı bir Rus.

Prigojin’in yükselişi 1990’larda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla başlayan oligarkların yükselişi ile paralel oldu. Komünizm döneminde bütün Ruslar mülksüzleştirilmişti. CFR (Council on Foreign Relations) üyesi olan Rus devlet başkanı Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, komünizmden kapitalizme geçiş hamlesini başlattığında, ülkede hiç kimsenin özelleştirilecek devlet şirketlerini satın alacak sermaye birikimi yoktu. Sermayeyi bulup şirketleri satın alarak zenginleşenler ne hikmetse hep Yahudi kökenliydi. Bu dönemde Rusya’da oligark adı verilen bir sınıf doğdu. Putin’in iktidarıyla birlikte bu oligarkların bir kısmı Batı’ya kaçtı, bir kısmı ise Putin ile birlikte Rus devletinin yanında yer aldı. İşte Prigojin Rus devletinin yanında kalan oligarklardan biriydi. Fakat onu diğer oligarklardan ayıran önemli bir özelliği vardı. Prigojin, Rus mafyası olarak oligark haline gelmişti.

Bir ülkede devlet ve onun resmi istihbarat örgütünün desteği olmadan hiç kimse mafya olamaz. Türkiye’de adı mafya olarak geçen kimselere bakın. Devlet desteğini çektiğinde ne hallere düştüklerini görüyorsunuz. 1990’lı yıllarda Prigojin mafya lideri olarak yükselirken Putin, Rus istihbaratının kilit isimlerinden birisiydi. Uzun lafın kısası Prigojin’i Putin yaratmıştı ve elinden yemek yiyecek kadar da ona güveniyor ve yakınında tutuyordu.

WAGNER DOĞUYOR

Son zamanlarda Putin’in yarattığı mafya lideri kontrolden çıkmış, Rus devleti desteği kesse de etkisini sürdüren bir aktör haline gelmişti. Bu süreç nasıl oldu? Kısaca anlatalım.

Ukrayna’da Batı yanlısı hükümetler iktidarı ele geçirince ülkenin doğusundaki Rus azınlıkla sorunlar yaşanmaya başlamıştı. Moskova, baskı altında olduğunu düşündüğü soydaşlarına yardım etmek için Donbas bölgesinde paramiliter (yarı askeri) gruplar oluşturdu. Bu gruplardan bir tanesi de Wagner’di. 2014’yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla Wagner ismi daha çok duyulmaya başladı. Wagner’i eski bir Rus özel kuvvetler mensubu Yarbay Dmitry Utkin’in kurduğu söyleniyor ancak Wagner paralı asker şirketi haline geldikten sonra sahibi birdenbire Prigojin oluvermişti.

Wagner üyeleri Rostov on Don kentinde, 24 Haziran 2023. Fotoğraf: Stringer / AFP

Wagner, uluslararası operasyonlar kapsamında ilk defa Suriye’ye gönderildi. Şirket, Suriye Devleti ile özel bir anlaşma yapmıştı. Kurtardığı her petrol ve doğalgaz sahasından yapılacak üretimden elde edilen gelirin %25’ini alacaktı. 2017 yılına gelindiğinde Wagner grubu dört büyük enerji sahasını kontrolü altına almış ve buradan milyonlarca dolar (tahmini yılda 40 milyon dolar) gelir elde etmeye başlamıştı. Daha sonra şirket Suriye’de birkaç bölgede petrol ve doğalgaz çıkarma lisansı da elde etti.[1] Böylece kendi kendini finanse eden bir paralı asker şirketi modeli doğmuş oldu. Bu model pek tabi ki Rusların da hoşuna gitmişti. Hemen sonrasında 2018 yılında şirket Afrika’ya açıldı.

Birçok Afrika ülkesinde güvenlik sorunu vardı. Bu büyük sorun nedeniyle çok kıymetli madenler işletilemiyordu. Güvenliği sağlayacak özel şirketlere ihtiyaç vardı. İşte Wagner bu boşluğu doldurmaya başladı. Önce Orta Afrika Cumhuriyeti’nin siyasi liderlerine güvenlik sağlamaya ve bu ülkeden ihaleler almaya başladı. Şu an Wagner grubu Orta Afrika Cumhuriyeti’nde altın madeni işletiyor. Arkasından Libya gibi ülkeler geldi. Libya’nın enerji kaynaklarının ele geçirilmesinde Türkiye’nin karşısına Wagner’i koydular veya bir başka değişle Wagner’in karşısına Türkiye koyuldu. Wagner öyle bir şirket ki kendi savaş uçakları bile var. Wagner’in Mig-29’ları Libya’da Türk SİHA’larını avladı. Bu çatışma ile Libya’nın enerji kaynakları yer altına hapsedildi.

Tripoli semalarında düşürülen bir İHA’ya ait görüntüler. Fotoğraf: Islamic World News

Bu süreçte Wagner, Sudan, Mali, Mozambik, Madagaskar gibi birçok Afrika ülkesinde siyasilere koruma sağlayan, madenlerin güvenli şekilde işletilmesinde rol oynayan, petrolden elmasa birçok yer altı zenginliğinin dünya pazarına ulaştırılmasına yardımcı olan küresel bir paralı asker şirket haline gelmişti.

WAGNER’E AFRİKA’DA BİÇİLEN GÖREV

Bu noktada Wagner’in Afrika’daki rolünü biraz daha açmamız gerekiyor. Gördüğümüz kadarıyla Vatansız Para’nın Wagner’e Afrika için biçtiği iki temel görev var:

1) Afrika yüzyıllardır sömürülen çok zengin bir kıta. Bu sömürünün devam edebilmesi için Afrika ülkelerinin istikrara kavuşmaması gerekiyor. İstikrarsızlık genelde ülkelerin birbiriyle veya ülke içindeki grupların birbiriyle çatışmasından kaynaklanır. Vatansız Para, Soğuk Savaş döneminde benzer bir modeli az gelişmiş ülkelerde sağ-sol çatışmasıyla uygulamaya koymuştu. Hedef ülke içindeki sağcı grupları Batı, solcu grupları ise Sovyetler destekliyor gibi görünüyordu. Bu gruplar kendi aralarında çatıştırılarak ülkeler istikrarsızlığa sürükleniyor, böylece sıkışan devletlerin IMF (Uluslararası Para Fonu) ve Dünya Bankası gibi küresel operasyon kurumlarına el açması sağlanıyordu. Neticede ülkelere olmadık anlaşmalar imzalatılıp, milli çıkarlarına aykırı kanunları yürürlüğe koymaları sağlanarak ekonomik kaynaklarına el koyuluyordu. Bu mekanizmanın nasıl çalıştığını “timsahın çeneleri” benzetmesiyle Vatansız Paranın Çocukları isimli kitabımızda ayrıntısıyla anlattık.[2]

İstikrarsızlık için diyalektik yapıda iki kutbun birbiriyle çatışması gerekir. İşte Wagner grubu, Fransa gibi batılı ülkelerin sömürüsüne karşı çıkıyor görüntüsünde, Afrika ülkelerinde çatışan kutuplardan diğerini oluşturmak için kullanılmaya başlanmıştı. Örnek ile anlatalım. Bir yırtıcı hayvanın avını parçalayabilmesi için hem alt hem de üst çenenin birbirine karşı sertçe çalışması gerekir. Fransa timsahın alt çenesi ise Wagner üst çene vazifesi görüyordu. Parçalanacak olan ise hedef tahtasına koyulan Afrika ülkesiydi.

Bir ülkede yönetime isyan eden gruplar ortaya çıkabilir. Eğer bu gruplar, ülke dışından para, silah ve mühimmat gibi unsurlarla desteklenmezse, ordu ve kanun gücüne sahip olan devlet, kalkışmayı kısa sürede bastırır. Bu sefer hedef ülkeyi sömürmek zorlaşır. Kaynaklarını almak için daha fazla para ödemeniz gerekir. Böyle olmasın diye çatışma devam ettirilmelidir. Bunun için çatışan gruplar arasında bir denge sağlanır. Hangi taraf zayıflarsa öteki taraf desteklenir.

Örneğin, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi hiç istenmemişti. Fakat isteniyor gibi yapılıp karşı taraf isyana teşvik edildi. AKP hükümeti bu konuda kandırılarak Müslüman Kardeşler örgütünü desteklemesi sağlandı. Esad devrilmeye yüz tutunca terazinin Esad kefesine önce İran, o yeterli olmayınca Wagner, sonra da Rusya koyuldu. Böylece Suriye için planlanan istikrarsızlık ve kitlesel göçün önü açıldı.

2) Wagner’e Afrika’da verilen ikinci görev kitlesel göç ile ilgili. Wagner Rusya’nın temsilcisiymiş gibi karşıt güçlerle mücadeleye girerek kara kıtadan göçü tetikleyecek. Afrika’da 2020 yılından bu yana Mali, Sudan, Gine, Burkina Faso ve en son olarak Nijer’de darbe oldu. Hepsinde de Wagner grubunun parmağı var. Bu ülkeler Fransız sömürüsüne karşı Rusların desteğini aldığını zannediyor! Başlarına geleceklerin farkında değiller.

ABD ve AB’nin desteklediği Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Nijer’deki askeri yönetime bir nevi ültimatom verdi. Yönetimi seçilmiş iktidara geri teslim etmezlerse askeri müdahalede bulunacaklarını söylüyorlar. Zaten hali hazırda Afrika’nın tamamı kaynıyor, patlamaya hazır bir bomba gibi ve birileri “Afrika Baharı”nın fitilini ateşledi.

Akdeniz’de yardım bekleyen göçmenler, Libya, 2017. Fotoğraf: AP/Emilio Morenatti

Suriye’de iç savaş sebebiyle 12 milyondan fazla insan yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldı. BM rakamlarına göre bunlardan 5,4 milyonu komşu ülkelerde sığınmacı olarak yaşıyor. Benzer şekilde Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle 6,2 milyon Ukraynalı Avrupa ülkelerinde mülteci durumuna düştü. Savaş ve iç savaş insanları mecburi göçe zorlar. Afrika Baharının fitilini ateşleyenler birçok örnekte olduğu gibi yine aynı şeyi hedefliyor: Kitlesel Göçler.

Zaten Afrika ülkelerinin birçoğu Batının dayattığı yanlış tarım politikaları ve kuraklık sebebiyle kıtık çekmekteydi. Önemli bir kısmı tahıl konusunda Ukrayna ve Rusya’ya bağımlı idi. Batının zorlamasıyla Rusya’nın “Tahıl Koridoru Anlaşması”ndan çekilmesi, Afrika’yı açlıkla tehdit etmeye başladı. Hatırlatırım kitlesel göçlerin en önemli sebeplerinden birisi de açlıktır.

GUGUK KUŞU YUMURTALARI DARBEYE SOYUNUYOR

İşte Wagner bu planlar için biçilmiş kaftan gibiydi. Fakat Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla güçlerinin önemli bir kısmını Ukrayna cephesine çekmek zorunda kaldı. Savaş, Putin’in planladığı gibi gitmedi. Her iki tarafta korkunç kayıplar verdi. Asker kaybının çok olması, Rusya içinde de ciddi huzursuzluklar yaratmıştı.

Yuvadan ayrılan bir guguk kuşu. Fotoğraf: Dr. Tomas Grim

Bazı kaynaklara göre Wagner’in Ukrayna cephesinde savaşan 50 bin civarında askeri vardı. Bunlardan 10 bin kadarı paralı asker geri kalanı hapishaneden özgürlük vadiyle salınan suçlulardı. Wagner, Rusya’nın içine yerleştirilmiş ikinci bir ordu gibiydi. Yavaş yavaş halk desteğini de arkasına almaya başlamıştı. Ülke içinde yaşanacak en ufak bir hoşnutsuzlukta Putin’i devirip rejim değişikliğine gidecek potansiyele ulaşmaya başlamıştı. İşte tam da bu noktada Rus genelkurmayı Wagner’e silah ve mühimmat desteğini kesti. Prigojin hemen sahneye çıkarak ölen askerlerinin cesetlerini gösteren bir mizansende Rusya’nın Ukrayna işgalinin gerekçelerinin yanlış olduğunu ilan etti. Askerlerinin ölme sebebi, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’ydu. Çünkü depolar dolu olduğu halde Wagner’e silah ve mühimmat vermiyordu. Yüksek rütbeli komutanlar Moskova’da lüks içinde yaşarken Rus delikanlıları mühimmatsızlıktan can veriyordu. “Moskova yürüyeceğiz ve Şoygu’yu Kızıl Meydan’da asacağız” diye çok ciddi askeri bir isyan girişiminde bulundu.

Prigojin’in Kızıl Meydan’da asacağını iddia ettiği Rusya Savunma Bakanı Şoygu (ortadaki). Kaynak: euronews

Wagner’in yeterli silah ve mühimmatı yoktu! Moskova’ya yürümesi imkânsızdı. Böylece Rusya için planlanan rejim değişikliği darbe girişimi “erken doğum” taktiğiyle atlatılmış oldu.

Buradan bizim SADAT’çılara seslenelim; siz de ders alın. Ağustos 2021 tarihinde yazdığımız “Türkiye düzensiz göçün yıktığı ilk ulus-devlet olabilir”[3] başlıklı makalede Vatansız Para’nın kitlesel göçlerle ne yapmak istediğini ayrıntısıyla anlatmıştık. Kısaca tekrar edelim. Ülkeye kaçak, yanında aile olmadan tek başına giren her genç erkek potansiyel tehdittir. Bunları ülke içine yerleştirilen paralı askerler olarak düşünebilirsiniz. Olası bir istikrarsızlık halinde dışarıdan birileri bunların eline silah verirse iç savaşın ateşini kolayca tutuşturabilir. Vatansız Para önümüzdeki dönemde ulus devletleri bu şekilde yıkmak istiyor. Kitlesel göçler dünyayı şehir devletlerine zorlayacak.

AFRİKA OYUNU BOZULUYOR MU, BİLEMİYORUZ

Prigojin’e geri dönecek olursak, başarısız askeri ayaklanma girişiminden sonra bir şekilde affedildi, birlikleri ön cepheden çekilerek Belarus’a sürüldü. Böylece Wagner, Rusya içinde etkisiz hale getirildi. İki ay sessizlikten sonra Prigojin askeri kıyafetlerini giymiş vaziyette bir video çekerek taraftarlarına Afrika’dan seslendi. “Wagner, Rusya’yı Afrika’da daha da büyük yapmak için var gücüyle çalışacaktı”. Örgüte katılımı teşvik etmek için bir de telefon numarası yayınladı. Artık Wagner Rusya’nın kontrolünden çıkmış El-kaide gibi internetten taraftar toplayarak Vatansız Para’nın amaçlarına hizmet eden özel bir paralı asker grubu haline gelmeye başlamıştı. Bütün bunlar Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek olan 15’inci BRICS zirvesi öncesinde oluyordu. Tesadüf o ki zirvenin ikinci günü 23 Ağustos’ta Prigojin ve sağ kolu Dimitry Utkin bir uçak kazasıyla yok edildi. Böylece Wagner’in kafası kopartılmış oldu.

Bu hamle Rusya’daki ulusalcıların küreselcilere karşı yaptığı bir operasyon mudur? Bunu bize Putin’in Afrika’da yaptığı hamleler gösterecek.

Eğer Wagner veya başka bir isimle Rus destekli herhangi bir paralı asker grubu Afrika’da timsahın üst çenesi rolünü oynayarak istikrarsızlığa hizmet ederse o zaman Prijgojin’in deşifre olmuş ve artık işe yaramayacak bir figür olduğu için ortadan kaldırıldığına hükmedeceğiz.

Eğer Putin, Afrika’nın istikrarı için çalışır ve paralı asker konseptini desteklemekten vaz geçerse işte o zaman operasyonu ulusalcılar yapmış şeklinde bir kanaate varabiliriz.

BİZİM İSTİHBARATI UYARIYORUM

Son bir uyarıda bulunarak makalemizi sonlandıralım. Televizyonda görüyorum bazı aklı evveller, Türkiye’nin Afrika’da etkisinin arttığını, sömürgeci Fransa’nın bölgeden kovulmasında aktif rol oynadığını ve oynaması gerektiğini söylüyor. Onlara şunu hatırlatırım:

Günümüzde devletler ekonomiden neredeyse tamamen çekildi. Devletlerin tek gelir kaynağı halktan topladıkları vergilerdir. Biz Fransa’yı Nijer’den kovsak, oradaki uranyum madeninin işletmesini bize verseler dahi bu başarıdan dolayı Türkiye Cumhuriyeti devletinin kasasına 5 kuruş para girmeyecektir. Zaten onu işletecek teknolojimiz yok. Var sayalım ki bir Türk firması yabancı ortak ile bu işe girişti. Bu firmanın Nijer’de elde ettiği gelir Türkiye Cumhuriyeti’nin kasasına vergi olarak dahi geri dönmez. Bu mekanizmayı Trump çok güzel anlatmıştı. Mealen yazıyorum. “Siz küreselcilerin çıkarları uğruna onlarca yıl Amerikan ordusunu Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de dünyanın dört bir tarafında savaştırdınız. 10 trilyon dolar para harcadık. Bu operasyonların bize hiçbir ekonomik geri dönüşü olmadı. Biz bu parayı ABD’de yatırımlara harcasaydık şimdi ülkemiz daha kalkınmış, halkımız daha müreffeh olurdu.”

Bu söylem çok doğrudur. Vatansız Para’nın kendi ordusu yoktur. Başkasının askerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanır. Ülkeleri ulusal çıkarları doğrultusunda motive eder. Mesela Fransa’yı, “Afrika’yı elinden kaçırıyorsun! Nijer, Fransız askerlerini ve Büyükelçisini ülkeden kovdu. Bu ülkenin kontrolünü kaybedersen Nijerya’dan gelerek Nijer üzerinden Akdeniz’e oradan Fransa’ya uzanacak enerji koridorunu da kaybedeceksin. Kaybettiğin uranyum yatakları da cabası!” diyerek bu ülkeyi askeri müdahaleye zorlar. Benzer şeyi ABD’ye yapar. ABD’nin Afrika’daki en önemli İHA/SİHA üssü Nijer’dedir. Nijer’in kaybedilmesi domino etkisiyle Rusya ve Çin’in Afrika’da ön plana çıkmasını sağlayacaktır. Bu gibi argümanlarla ABD’yi de askeri müdahaleye zorlar. Karşıt argümanları da Rusya ve Çin için üretir. Onları da ulusal çıkarları için oyuna dâhil olmaya zorlar. Böylece diyalektik dengede bazı ülkeleri bir kefeye diğerlerini de karşı kefeye yerleştirerek bir denklem oluşturur. Örneğin Libya’da Türkiye’yi Rusya’nın karşısına, Nijer’de ise yanına koyabilir. Bu işler böyledir. Vatansız Para çatışma olmadan dünyayı yönetemez.

İllüstrasyon: Gabriella Turrisi

Ülkeler ulusal çıkarları için mücadele ettiklerini zannederken Afrika istikrarsızlaşır. Kitlesel göç hareketleri tetiklenmiş olur. Kara kıta istikrarsızlaştığı için ekonomik değerleri sudan ucuz hale gelir. Mücadeleyi hangi tarafın kazandığının hiçbir önemi yoktur. Çünkü adı üstünde Vatansız Para’nın herhangi bir ülkeye bağlılığı yoktur. Zaten dünya finans sistemi tekelindedir. Mücadelede maden çıkarma hakkını elde eden şirket hangi ülkeye kayıtlı olursa olsun finans ve kredi yönünden kendisine bağımlı olduğu için her halükârda hep Vatansız Para kazanır. Üstelik verilen mücadelenin faturasını da ulus devletlere keser.

Mesela Türkiye olarak Özgür Suriye Ordusu benzeri paralı askeri birlikleri birçok operasyonda kullandık. Her bir asker aylık 2000 dolar maaş ile çalışır. Bunların yiyeceğini, içeceğini, silah ve mühimmatını devlet verir. Yapılan operasyonlardan devletin kasasına 5 kuruş para girmediğini açıklamıştık. Peki, paralı askerlerin masraflarını kim karşılıyor? Maalesef siz karşılıyorsunuz. Devletin tek geliri vergi olduğu için her bir uluslararası operasyon size zam, vergi ve mülteci olarak geri dönüyor. Stratfor’a danışmanlık yapan istihbarat elemanlarına hatırlatılır.

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=EMXnJMCoFYI&t=379s

[2] Osman Başıbüyük, “Vatansız Paranın Çocukları”, Barış Kitap, Ankara 2023

[3] https://www.sunsavunma.net/turkiye-duzensiz-gocun-yiktigi-ilk-ulus-devlet-olabilir/

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar
  1. İbrahim dedi ki:

    Tamamen Katılıyorum.

  2. Ahmet Şadan Ökmen dedi ki:

    Bilgilendirme için teşekkür ederim, iyi analiz yapılmış ve bağlantılar iyi kurulmuş. Sağolun.

  3. Yılmaz dedi ki:

    Yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum okuyorum, kitabınızı aldım okudum emeğinize sağlık. Mustafa Kemal Atatürk’te vatansız paranın Elamanı olma ihtimali var mı sizce? Madem imparatorlukları yıkıp ulusal devletler ve cumhuriyetler kuruldu bizimkini de Atatürk kurdu. Bence Atatürk vatansever bi adamdı yaptıkları ortada, fabrikalar kurdu, devrimler yaptı halkın mutluluğu ve refahı için yaptı.