Temel insan hak ve özgürlükleri, insanlığın yüzyıllar boyu süren mücadeleleri sonucu elde edilmiş kazanımıdır. Bu özgürlüklerin düzeyi medeni bir toplum olmanın göstergesidir. Medeni dünyanın bir parçası olan Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler açısından hak ettiği konuma getirilmesi, toplumumuzun da beklentisidir. Dolayısıyla atılacak adımlar, uluslararası kuruluşlar istediği için değil insanımız bu hak ve özgürlüklere layık olduğu için atılmalıdır.
Halkın sağduyuya sahip olduğu ve seçimini doğru yapacağı inancı peşin kabulümüzdür. Halkın özgür iradesine dayanmadan kurulacak hiçbir yapı, bireylere özgürlük ve topluma huzur getiremez. Özgürlükler demokrasinin temelini oluşturur.
Hiçbir bireysel ve kurumsal baskı kabul edilemez. Bir toplumdaki en önemli güven unsuru, toplum içinde yaşayan bireylerin kendi hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğuna olan inançlarıdır. Bu inanç tüm sosyal ve iktisadi dinamikleri harekete geçiren temel güçtür. Ayrıca bireylerin hak ve özgürlüklerine saygı, demokratik bir siyasi rejimin toplum tarafından benimsenmesinin, toplumsal barış ve huzurun temel şartıdır.
Partimiz Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru olarak görür. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili olarak partimiz aşağıdaki hedefleri gerçekleştirecektir:
Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Paris Şartı ve Helsinki Nihai Senedi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin insan hakları alanında getirdiği standartlar uygulamaya geçirilecektir.
İnsan hakları alanında faaliyet gösteren gönüllü kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin görüş ve önerileri dikkate alınacak, devlet organları ile bu kuruluşlar arasında sıkı bir işbirliği oluşturulacaktır. İnsan hakları ihlallerinin tespiti, çözüm önerilerinin geliştirilmesi, insan hakları eğitimi ve kolluk güçlerinin denetimi konularında bu kuruluşların katılımına ağırlık verilecektir.
Düşünce ve ifade özgürlükleri uluslararası standartlar temelinde inşa edilecek, düşünceler özgürce açıklanabilecek, farklılıklar birer zenginlik olarak görülecektir.
Partimiz, dini insanlığın en önemli kurumlarından biri, laikliği ise demokrasinin vazgeçilmez şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak görür. Laikliğin, din düşmanlığı şeklinde yorumlanmasına ve örselenmesine karşıdır.
Esasen laiklik her türlü din ve inanç mensuplarının ibadetlerini rahatça icra etmelerini, dini kanaatlerini açıklayıp bu doğrultuda yaşamalarını ancak inançsız insanların da hayatlarını tanzim etmelerini sağlar. Bu bakımdan laiklik, özgürlük ve toplumsal barış ilkesidir.
Partimiz kutsal dini değerlerin ve etnisitenin istismar edilerek siyaset malzemesi yapılmasını reddeder. Dindar insanları rencide eden tavır ve uygulamaları ve onların, dini yaşayış ve tercihlerinden dolayı farklı muameleye tabi tutulmalarını anti-demokratik, insan hak ve özgürlüklerine aykırı bulur. Öte yandan dini, siyasi, ekonomik veya başka çıkarlara alet etmek veya dini kullanarak farklı düşünen ve yaşayan insanlar üzerinde baskı kurmak da kabul edilemez.
Partimiz bütün vatandaşlarımızın özgür haber alma ve düşüncelerini yansıtma hakkını esas kabul eder. Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır. Başta anayasa olmak üzere medyaya ilişkin tüm yasal çerçeve ele alınarak, medyanın ifade özgürlüğüne getirilen ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile bağdaşmayan yasak ve cezalar kaldırılacaktır. Yazılı ve görsel medyanın özgürlükleri, titizlikle korunacak ve tekelleşmeye fırsat tanınmayacaktır.
İnsan hak ve özgürlüklerini bir davranış biçimi haline getirmek ve bu sayede insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmak için ilköğretim okullarından ve kamu kuruluşlarından başlamak üzere eğitim programları düzenlenecektir.
Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bütün unsurlarıyla gerçekleştirilecektir. Tüm bireylerin hak arama yolları kolaylaştırılacaktır.
Kadın, çocuk ve çalışma hayatına ilişkin hak ve özgürlük alanlarında uluslararası standartlar ülkemizde de eksiksiz uygulanacaktır.
İşkence, gözaltında ölüm, kayıp, faili meçhul cinayetler gibi demokratik hukuk devletinde kabul edilemez uygulamaların üstüne ciddiyetle gidilecek ve şeffaflık sağlanacaktır. Bu konuda her vatandaşın şikâyeti değerlendirilecek, caydırıcılığı sağlayan gerekli düzenlemeler yapılacak, sorumlular cezasız kalmayacaktır.
İnsan hakları ihlalleriyle ilgili şikâyetlerin mahkemelerde harçsız ve bizzat temsil yolu açık tutularak öncelik ve ivedilikle sonuçlandırılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Vatandaşların şikâyetlerini kamu adına izleyecek kurum ve kuruluşlar oluşturulacaktır.
Partimiz tüm yurttaşların kamu hizmetlerinden hiçbir ayırım gözetilmeksizin faydalanması için gereken düzenlemelerin yapılmasını öngörür. Bu bağlamda, devlet ve kurumlarıyla yurttaşlar arasında gittikçe artan güven bunalımı giderilecek ve yurttaşın devlete ve devletin tüm kurumlarına güvenini sağlayacak bir yönetim anlayışı tesis edilecektir.
AKP’nin Seçim Kozu Ayasofya’nın Akıbeti!.. 14 Mayıs öncesinde iktidarın ve yazarlarının kullandığı propaganda konularından birisi, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi oldu. Erdoğan’a oy verme sebepleri arasında ilk 10’da bu icraat gösterildi. Hatta, “Bir Ayasofya yeter” denildi. Erdoğan da, seçim yasaklarını delme pahasına, 14 Mayıs’ın finalini Ayasofya’da yaptı. Yine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu AKP’lilere seslenirken. “21 yılda o kadar büyük işler yaptınız ve...
İhtimal Bazı Kafalar Kesilecek ‘‘Siz küçük, çekik gözlü, kırmızı yüzlü, basık burunlu, çehreleri sanki örs üzerinde dövülmüş ve üzeri derilerle kaplanmış sağlam kalkanlar gibi bir kavim olan Türkler ile savaşmadıkça, kıyamet kopmayacaktır. Siz kıldan örülmüş çorap giyen bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.’’ (Buhari, ”Menakıb”, 24; Ebu Davud, ”Melahim”,...
Suriyeli dalgasından sonra Afgan dalgası üzerimize gelirken, AKP’li üç ismin “izahları” şaşkınlık yarattı. Bu isimlerden ilki AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın danışmanlarından Prof. Dr. Yasin Aktay’dı. Aktay, önce “Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker.” dedi. Dün katıldığı bir televizyon programında ise Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlarından daha iyi sağlık hizmeti...
‘DİPLOMASIZ DİKTATÖR “Türkiye siz değilsiniz” OLUM DİPLOMASIZ DA OLUYORMUŞ NİYE DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİNİZ Dün (07.01.2017) Boğaziçi Üniversitesinde diplomasız cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir etkinlik gerçekleşti. Etkinlikte üniversitemizin yerli ve milli olmayışından, “batılı” özgürlük anlayışından dolayı başarısız olduğuna değinen diplomasız diktatör, bir de biz Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine görev çağrısında bulundu. Bizim...
28 ŞUBAT DAVASI’NDA ÖNEMLİ AŞAMAYA YAKLAŞIRKEN Yazar: Alican Türk, Sun Savunma Net, 3 Aralık 2017 Soruşturma süreci ile birlikte 5,5 yılını dolduran 28 Şubat Davası’nda önemli bir aşamaya gelindi: 08 Aralık 2017 tarihinde yapılacak 92’nci duruşmada savcılığın esas hakkında mütalâasını sunması bekleniyor. Peki, savcı mütalâasında neler söyleyebilir, dava ve sanıklar...
ÇARŞAMBA İĞNELERİ GERİCİ Perinçek: “Akbelen’de işçinin, çiftçinin, köylünün yanındayız. Ancak dünyada yeşil cereyan, emperyalizmin merkezinde gerici bir hareket olarak çıktı.” Çevresini korumak isteyen köylüleri gericilikle suçlayan Perinçek Yeniköy-Kemerköy özelleştirilirken partiyi kime karşı yönlendirmişti? Biraz dik duruş!.. DOMUZ Çevre Bakanı Yardımcılığına getirilen Refik Tuzcuoğlu çift maaşa bağlanmış. Devletin malı deniz,...