ABD Merkez Bankası’nın gelişmekte olan piyasalardan fonları emmeye başlaması (2013) ile ülkede ekonomik ve siyasi gerginliklerin artması ve Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi nedenleriyle Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı protestolarından sonra sertleşme ve otoriterleşme dozunu giderek artırmaya başlamıştır.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 05 Aralık 2022
Türkiye, Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi nedeniyle döviz cinsinden aldığı kredileri geri ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sadece Avrupa bankalarının 2018 yılı rakamlarına göre Türkiye’ye verdikleri kredi/borç miktarı 224 milyar dolardır.
Bankaların Türkiye’ye verdikleri toplam 224 milyar dolar kredi içinde tutarı en büyük olanların dökümü; İspanya-83 milyar dolar, Fransa-35 milyar dolar, İtalya-17 milyar dolar, ABD-17 milyar dolar, Almanya-13 milyar dolar, İsviçre-5,8 milyar dolardır.
Alınan kredilerin gelir ve istihdam yaratacak projelerde kullanılmaması, ihracatın yurtdışından ithal edilen ham maddelere bağımlı olması, küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin küresel sancılı bir çöküşle karşılaştığı 2013 yılından itibaren Türk ekonomisi sancılı bir döneme girmiştir.
2008-2009 küresel finansal krizinde kâr elde etmek isteyen yabancı yatırımların Türkiye’yi terk etmesi, ABD Merkez Bankası’nın gelişmekte olan piyasalardan fonları emmeye başlaması (2013) ile ülkede ekonomik ve siyasi gerginliklerin artması ve Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi nedenleriyle Erdoğan, Gezi Parkı protestolarından sonra sertleşme ve otoriterleşme dozunu artırmaya başlamıştır.
Erdoğan’ın tabanını konsolide etmek ve iktidarını sağlamlaştırmak maksadıyla; sosyal yardımları kullanması, özelleştirme ve satış yoluyla Cumhuriyet’in kazanımlarını elden çıkarması, çeşitli inşaat projeleriyle yandaşlarına aktardığı kaynaklar ve hepsinden önemlisi yarattığı suni ekonomik ve siyasi gerginlikler (Gezi Parkı, terör, 15 Temmuz, tek adam rejimi) nedeniyle Türk ekonomisi uzun süreden beri çöküştedir.
Tiksindirici Borç Nedir?
Despot bir iktidar, Devlet’in ihtiyaçları veya çıkarları için olmayan, sadece kendi zorba rejimini güçlendirmek ve kendisine karşı mücadele eden halkı bastırmak gibi nedenlerle bir borca girerse, bu borç o Devlet halkı için tiksindirici borçtur. Tiksindirici borç ulus için bir yükümlülük değildir, alan rejimin borcudur, onu alan iktidarın şahsi borcudur, ödenmesi de o iktidarın sorumluluğundadır. Tiksindirici borçların Devlet borcu olarak kabul edilememesinin nedeni, bu tür borçların, Devlet borcu statüsünde sayılmasını belirleyen koşullardan bir tanesi olan; devletin borçlarının alınması ve elde edilen fonların devletin ihtiyaçları ve çıkarları için kullanılması koşulunu sağlamıyor olmasıdır. Borç/kredi verenlerin bilgisi dâhilinde alınan ve ulusun çıkarlarına aykırı olarak kullanılan tiksindirici borçlar, ulusun borcu alan hükümetten kurtulmayı başarması durumunda, bu borçlardan gerçekten avantajlar sağlandığı durumlar hariç ulusu bağlamaz. Alexander Nahun