savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3235
EURO
35,0702
ALTIN
2.307,96
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
21°C
Ankara
21°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Pazar Açık
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C

Kimseyi Geride Bırakmayın!

Kimseyi Geride Bırakmayın!
A+
A-

Nemo Resideo!

Kimseyi Geride Bırakmayın!

 

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 17 Şubat 2021

John Phelps tarafından yapılan ve 12 Kasım 2014 tarihinde açılan, ölümcül yaraları olan bir askerin iki arkadaşı tarafından taşınmasını gösteren heykel. Kaynak: Shaltiel Dominguez/U.S. Marine Corps.

Latince ‘‘Nemo Resideo – Kimseyi Geride Bırakmayın’’ sözünün tarihi neredeyse savaş kadar eskidir. Yunan mitolojisinde, düşman tarafından ele geçirilenleri kurtaran kahramanların hikâyeleri anlatılır. Savaş kadar eski olan bu asker geleneği kimilerine garip gelebilir, bir askeri kurtarmak için birçok askerin hayatlarını tehlikeye atmak ve bazen de bir askeri kurtarmak için birden fazla askerin hayatlarını kaybetmesi mantıksız görülebilir. Fakat hiç de öyle değildir. Asker arkadaşlığı ve kahramanlık tam tersini gerektirmektedir, bunu askerlik yapmayanların ve özellikle de muharebe sahasında omuz omuza çarpışmayanların ve silah arkadaşlığının ne olduğunu bilmeyenlerin anlayabilmesi imkânsızdır. Bedeli ne olursa olsun, askerler asla silah arkadaşlarını geride bırakmamalıdır.

Afganistan’dan Bir Hikâye

Silahlı ve tam teçhizatlı Marcus Luttrell, Chinook modeli yük helikopterinin arkasında yere doğru uzanan halata tutunur ve aşağıya karanlığa doğru hızla kayar. Yaklaşık 10 metre aşağıda botları yere temas eder. Afganistan’ın kuzeydoğusunda, Pakistan sınırı yakınlarında dağlık bir araziye inmiştir. Helikopter gecenin karanlığına karışıp uzaklaşırken, Luttrell ve ona eşlik eden üç deniz piyade komandosu; Michael Murphy, Danny Dietz ve Matt Axelson artık savaş alanında yapayalnızdırlar.

Dört kişilik ekibin görevi; Taliban ile bağlantısı olan bir militan grubun lideri olan Ahmad Shah’ı bulmaktır. Yağan yağmurdan sırılsıklam ıslanan dört komando, saatlerce gecenin karanlığında ilerler. 28 Haziran 2005 günü gün ağardığında, yaklaşık dört yıldır Afganistan’da bulunan dört komando, Shah’ın bulunduğu yeri görecek şekilde kayalar ve ağaç köklerinin arasında yerlerini almıştır. Keskin nişancı ve ekibin sıhhiye görevlisi olan 29 yaşındaki Luttrell, devrilmiş bir ağacın altında mevzideyken aniden yaklaşmakta olan ayak seslerini duyar ve yukarı doğru baktığında elinde bir balta olan türbanlı bir adam görür.

Komandoların yeri tespit edilmiştir. Fakat düşman unsurlar tarafından değil, yerel bir keçi çobanı tarafından. Yaklaşık 100 keçi melemeye başlar ve keçilerin arasından başka bir çoban ve genç bir çocuk daha görülür.

Matthew G. Axelson, Daniel R. Healy, James Suh, Marcus Luttrell, Eric S. Patton ve Michael P. Murphy, 18 Haziran 2005 tarihinde Afganistan’da kameralara poz verirken görülmektedir. 10 gün sonra Luttrell hariç tamamı, Danny Dietz ve 13 diğer Deniz Piyade komandosuyla birlikte hayatlarını kaybedecektir. Kaynak: U.S. Navy via Getty Images.

Uygulanabilecek hareket tarzları sınırlıdır ve hiç birisi de uygun değildir. Silahsız iki keçi çobanı ve bir çocuğu öldürmek angajman kurallarına aykırıdır ve askeri mahkemede yargılanmalarına neden olacaktır. Sivilleri bağlayıp geride bıraksalar dahi başları hala meleyen keçi sürüsüyle beladadır. Muhabereci Dietz üst komutanlıktan talimat almak için telsizle bağlantı kurmayı dener, fakat temas sağlayamaz.

Kendi kararlarını kendilerinin vermesinden başka çareleri yoktur, Taliban unsurlarına haber verecekleri neredeyse kesin olmasına rağmen, silahsız çobanları serbest bırakırlar. Luttrell bu kararın kendi ölüm fermanlarını imzalamak anlamına geldiğini çok iyi bilmektedir.

Vazifenin icrası tehlikeye girdiğinden, dört komando savunma pozisyonu alacak şekilde yer değiştirirler, fakat henüz bir saat geçmeden Shah’ın kuvvetleri ortaya çıkar ve kendilerini ağır bir AK-47, roket ve havan ateşinin ortasında bulurlar. Arazi de düşman kadar acımasızdır Taliban unsurları ilerlemeyi sürdürürken, komandolar dağdan aşağı doğru kimi zaman sürünerek, kimi zaman da düşerek ve atlayarak birkaç yüz metre aşağı inerler. Düşme esnasında Luttrell’in üç omurgası kırılır.

Çatışma esnasında Dietz birkaç kez isabet alır ve sağ elinin başparmağı kopmasına rağmen düşmanla çatışmaya devam eder. Luttrell yaralanan arkadaşını örtü sağlayan bir yere doğru çekmeye çalışırken Dietz başının arkasına isabet eden mermi nedeniyle Luttrell’in kolları arasında son nefesini verir.

Kötü yaralanan Murphy tek hayatta kalma şanslarının takviye çağırmak olduğunun farkındadır. Telsiz teması kuramadığından uydu telefonun çekmesi için yüksek bir açıklığa çıkar ve yardım isterken bir mermiyle sırtından vurulur. Son nefesini vermeden önce yardım çağrısını yapmayı başarmıştır. Luttrell, başından ağır yaralanan Axelson ile bir yere saklanmıştır, bir roket mermisi ikiliyi birbirinden ayırır, Luttrell Axelson’u bir daha görmeyecektir.

Roket mermisinin patlamasından mucize şekilde kurtulan Luttrell takviyeler gelene kadar yakalanmamayı başarır. Murphy’nin çağrısıyla harekete geçen iki adet Chinook modeli helikopter, içlerinde Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu komandolarla bölgeye ulaşırlar. Fakat helikopterlerden bir tanesi, askerleri indirmek için alçalırken bir roketle vurulur ve helikopterde bulunan 16 askerin tamamı hayatlarını kaybeder.

Büyük bir felaketin yaşandığı günün sonunda, güneş batarken 19 Amerikan askeri hayatını kaybetmiştir. Luttrell’in 20’nci kurban olduğu düşünülmektedir, fakat aldığı mermi yaraları ve kırık kaburgalarına rağmen dağlık arazide yedi mil sürünen, kendisini takip eden Taliban militanlarını tüfeği ve el bombaları ile öldürmeyi başaran Luttrell düşmanın eline geçmemiştir.

Şansı yaver giden Luttrell bölgede yaşayan köylüler tarafından bulunur. Yaralı savaşçıyı köyleri Sabray’a taşırlar, yiyecek ve su verirler. Taliban unsurları köyün etrafını sarmasına rağmen Luttrell’i düşmana teslim etmezler. Dört gün sonra Luttrell’in notunu taşıyan bir köylü bir ABD deniz piyadeleri karakoluna gider.

Amerikan ordusu, savaş uçakları ve yer birliklerinin katıldığı büyük bir muharebe arama ve kurtarma görevini başlatır ve Luttrell’i kurtarmayı başarırlar. Bir köylünün helikoptere doğru ilerlerken yardım ettiği, topallayan Luttrell, bekleyen helikoptere ulaştığında, Hava Kuvvetleri kurtarma ekibinden bir asker kollarını ona doğru uzatarak; ‘‘EVİNE HOŞGELDİN KARDEŞİM’’ der. Bu operasyonda 19 asker hayatını kaybetmiştir, ama tek bir asker dahi geride bırakılmamıştır.

Bu vesileyle Gara bölgesinde icra edilen Pençe Kartal-2 operasyonu esnasında hayatlarını kaybedenlere rahmet, aileleri, silah arkadaşları ve dostlarına sabır diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun…

 

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.