savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,2759
EURO
37,6301
ALTIN
2.891,09
BIST
9.058,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
28°C
Ankara
28°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
25°C
Perşembe Az Bulutlu
25°C
Cuma Az Bulutlu
25°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
22°C

Hava Ambulans Helikopterleri

Hava Ambulans Helikopterleri
A+
A-

Beyaz Körlük

Hava Ambulans Helikopterleri

Bir insanın hayatını kurtarmak kadar güzel bir şey olamaz. Hava ambulans helikopter hizmetini 2008 yılında devreye sokan Sağlık Bakanlığına, bu hizmetin emniyetli bir şekilde sürmesi için bilimi esas alarak kuralları belirleyen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne ve büyük bir fedakârlıkla çalışan sektördeki pilotlar, doktorlar, sağlık personeli, teknisyenler ve diğer tüm emeği geçenlere on binlerce teşekkürler.

Bu hizmetin kesintisiz olarak sürmesi dileğiyle…

Ercan Caner, Sun Savunma Net, 18 Ağustos 2018

Uğursuz bir yıldır 1992; ülke terörle boğuşurken, 65 askerimizin hayatını kaybettiği Görmeç faciasının üzerine 28 Şubat günü Tünekpınar çığ faciası da eklenmiş, olayda 32 asker yaşamını yitirmiştir. Ülkenin en büyük maden facialarından bir tanesi Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde yaşanır ve toplam 263 kömür işçisi hayatını kaybeder. Erzincan’da meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremde ise 653 kişi yaşamını yitirir. Felaketlerle dolu olan o yıldan aklımda kalan belki de tek güzel olayı paylaşmak istiyorum.

1’inci Ordu Kara Havacılık Alayında helikopter pilotu olarak görevliydim, ilk OHAL görevine 1990 yılında katılmıştım ve artık birinci pilottum ve değişmeli olarak gittiğimiz Şırnak’ta bulunuyordum. O kış çok sert geçiyordu, dün gibi hatırlıyorum, iki gün iki gece sürekli olarak kar yağmıştı ve kar kalınlığı en az 75 cm civarındaydı.

Kar yağışı dindiğinde bütün ekip olarak yaptığımız ilk iş, Şırnak çevresindeki karakollara gıda taşımak olmuştu. Sonrasında Beytüşşebap’ta hasta olan beş askerimizi alarak Şırnak’ta bulunan 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığına getirme emrini aldım.

Beytüşşebap Jandarma Tabur Komutanlığına indiğimizde, bizzat Tabur Komutanı helikopterin yanına kadar gelerek, hasta askerler yerine çok daha önemli bir görev yapmamızı bizden talep etti.

Yanında, yüzlerine çaresizliğin yansıdığı, hallerinden çok yorgun oldukları belli olan iki erkek vardı. Bu iki adam, düşük yapan ve ölüm tehlikesi devam eden bir kadın için, yaklaşık 30 kilometre yürüyerek Beytüşşebap’a kadar gelerek, Türk Silahlı Kuvvetlerinden yardım talep eden bir baba ve eşti.




Kadının hemen bir hastaneye yetiştirilmesi gerekiyordu, fakat henüz iki gün önce 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığından kalkan bir helikopter yoğun kar nedeniyle geri dönmek zorunda kalmış, inmeye çalışırken kaza-kırım geçirmiş, personel yaralanmadan kurtulmuş ve helikopter kullanılamaz hale gelmişti.

Zemin karla kaplıyken hazırlanmamış iniş yerlerine inmenin tehlikesini henüz iki gün önce bizzat görerek yaşamıştım, Şırnak’ta kaza-kırım geçiren helikopter ne yazık ki havada kalmıştı, en uygun iniş yerine inmesi gerekiyordu ve ben de helikopterin önünde onu yere indirmeye çalışanlar arasındaydım.

Baba ve eşe kısaca olayı anlattım, tehlike ve riskleri açıkladım. Uygun bir iniş yeri bulamazsam onları yüksekten yere karın üzerine bırakmak zorunda olduğumu da izah ettim.

Helikopterler yokken bir sağlık kurumuna ulaştırılmaya çalışılan çaresiz bir hasta.

 

Kabul etmekten başka çareleri yoktu, zavallı kadının tek umudu bizdik, hep beraber kalktık, onların kaç saatte yürüdüklerini bilmiyorum ama 10 dakika kadar sonra mezranın üzerindeydik. Yüksek ve alçak keşif sonucunda maalesef uygun bir iniş yeri bulamadık.

Yapacak bir şey yoktu, üzülerek kendilerine durumu izah ettim. Mezra bir yamaca kurulmuştu, eteklerine doğru alçalarak, onları yüksekten yere bırakmak üzere uygun düz bir alan ararken, küçük bir tepeciğin üzerindeki bir ağılın önünde, kar yağışının dinmesi sonrasında, hava almak için dışarıya çıkarılan koyunları gördüm.

Kadının yaşam için tek umudu bizdik ve koyunların ayakları ile ezerek kısmen de olsa inişe hazır hale getirdikleri yere inmeye karar verdim. Helikopter yere indiğinde, tepenin alçalan kısmında kalacağından, koyunların kuyruk pervanelerine çarpma tehlikesi yoktu. Diğer riskler de o kadının hayatını kurtarmak için alınabilirdi.

Helikopteri son yaklaşma hattında erkenden kolektife bindirerek, normalden daha yavaş bir yaklaşma sürati ile koyunların arasına indirecek şekilde alçalmaya başladım. Son yaklaşmanın son kısmında ‘‘Beyaz Körlük’’ başladı.

Teknisyenim de yere yüzüstü uzanmış kargo kapısını aralayıp başını dışarı uzatarak iniş yerine bakıyor ve ‘‘Devam! Devam Komutanım!’’ diye bağırıyordu. Onun her ‘‘Devam’’ deyişinin zavallı kadını hayata biraz daha yaklaştırdığını biliyordum.

Skidlerin yere değdiklerini hissettim ve kollektifi yavaşça bastırarak helikopteri hafifleme durumuna getirdim ve ana rotor pallerinin ‘‘downwash’’ etkisiyle iniş yerindeki karları dağıtmasını  ve tekrar görüş almayı bekledim.

Her şey çok güzeldi, şansımız yaver gitmişti, teknisyen hemen yere inerek helikopterin emniyetini aldı. Mezradakiler uzakta da olsa yere inen helikopterin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı. Tam 23 dakika sürdü kadını helikopterin yanına getirmeleri.

Bellerine kadar gelen yumuşak karın içinde yorgun, bitkin fakat mutlu bir şekilde helikopterin yanına geldiler. O kadını helikoptere almak ve insanların gözlerindeki sevgiyi görmek, onların bizlere sarılarak içten ve candan bir şekilde teşekkür etmeleri, bir helikopter pilotu olarak hayatımda yaşadığım belki de en gurur ve mutluluk verici andı.




Zavallı kadının annesi ve eşini alarak Şırnak’ta bulunan 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığına doğru havalandık. Ambulansa haber vermiştim, uçuş hattında hazır bekliyordu. Kadını ve kocasını alarak süratle hastaneye doğru yola koyuldular.

Yorucu ve stres yüklü bir görevdi, ikinci pilotum motor sustururken ben helikopterden indim ve bir sigara yaktım. Kadının annesi koluma dokundu ve dudaklarından ‘‘Allah Sizlerden Razı Olsun Evladım’’ sözleri döküldü.

Sigaram bitti, Pilotlar Odasına gittim, 10-15 dakika geçmeden İstanbul 1’inci Ordu Hava Alay Komutanlığı personel subaylığından aradılar; müjdeli bir haberleri vardı.

Ertesi gün, bir helikopterle Diyarbakır’a oradan da kurye uçağı ile Ankara’ya gidiyordum. Son hedef; bakım subaylığı ve tecrübe pilotluğu ile AH-1P intibak kursları için altı ay süre kalacağım Amerika Birleşik Devletleri’ydi.

Karlı Araziye İniş Teknikleri

Alçak Yaklaşma Tekniği 

Yaklaşma esnasında iniş noktasına yaklaştıkça sürat azaltılmalıdır. Yan taraftan bakıldığında, sürat azaltıldıkça görüşü engelleyen oluşumun helikopterin gerisinde oluştuğu gözlenecektir. Yaklaşma esnasında süratin azaltılması saykılık kumanda yerine helikopterin doğal geri sürüklemesinden yararlanılarak yapılmalıdır.

Saykılık kumandanın yavaşlamak maksadıyla geriye doğru tatbik edilmesi, rotor akımı temas noktasını hızla ileri doğru kaydırarak pilotun görüşünü engellemesine neden olacaktır. Pratik yaparak, alçak yaklaşma açısıyla saykılık kumanda tatbik etmeden iniş noktasına ulaşma yeteneği geliştirildiğinde; görüşü engelleyen oluşumun ancak ve ancak mast hattına kadar ulaşabildiği görülecektir.

Bu iniş tekniğinde yaklaşmanın yere kadar yapılması önemlidir. Rüzgâr sürati düşük olsa da yaklaşma mutlaka rüzgâr içine doğru yapılmalıdır. Baş rüzgârı görüşü engelleyen oluşumu mümkün olduğunca helikopterin arkasında muhafaza edecek ve helikopterin yavaşlamasına yardımcı olacaktır.

Rüzgâr kuvvetli ise yere temas öncesinde kısa bir süre havır yapmak da mümkündür. Yaklaşma esnasında sürati azaltma ihtiyacı hissederseniz saykılık tatbiki yerine hafif bir pedal tatbikiyle helikopter trim durumundan çıkarılarak geri sürükleme kuvveti artırılmalıdır. Yalnız uçuşlarda pedal tatbiki bulunulan tarafa doğru uygulanmalıdır. İki pilot uçulduğunda pedal tatbiki diğer pilota doğru uygulanarak iniş yerinin daha iyi görülmesi sağlanmalıdır. 

Karla kaplı araziye iniş esnasında kaza kırım geçiren bir helikopter. Foto: Transport Canada

 

Derin Yaklaşma Tekniği 

İniş yeri alçak yaklaşmaya imkân vermiyor ve iniş yeri tam olarak belli değil ve zemin toz veya karlı kaplı ise bu teknik uygulanmalıdır. Bu yaklaşma tekniği alçak yaklaşma tekniğine nazaran çok daha fazla performansa ve yer tesiri dışında havır imkân ve kabiliyetine ihtiyaç gösterir.

Uygulamada çoğunlukla bu tekniğin kullanılması tavsiye edilir. Düşük süratli ve derin bir yaklaşma açısı ile yaklaşma yapılır, çöküş oranı dakikada 300 feetin altında olarak muhafaza edilmeli ve güçlü çöküşe karşı alçalma esnasında hazırlıklı olunmalıdır.

Yaklaşma normal olarak yerden 20-100 feet yüksekliğinde zeminde toz veya kar oluşumu başladığında bitirilir. Oluşumun başladığı irtifa zemin durumunun ne kadar kötü olduğu hakkında pilota fikir verecektir.

Sağlık Bakanlığının sağlıkta dönüşüm sistemi kapsamında 25 Kasım 2008’den itibaren Erzurum’da İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki 112 Acil Komuta Kontrol Merkezinde hizmet veren ambulans helikopter, dağ, tepe, bayır, kar, kış demeden zorlu arazilere iniş yaparak yaklaşık 2 bin hastayı hastanelere yetiştirdi. (İlhami Erkılıç – Anadolu Ajansı )

Yüksek havır pozisyonunda toz veya kar oluşumu kaybolana kadar beklenir. Toz veya karlı zeminin altında sert bir zemin var ise görüş şartları iyileşecektir. Helikopterin irtifası toz/kar oluşumunun dışında kalacak şekilde ayarlanır, rüzgârsız bir havada toz/kar oluşumunun kaybolması birkaç dakika zaman alacaktır. Toz ve/veya kar oluşumu kaybolduğunda ve pilot inişin emniyetli olduğunu değerlendirdiğinde iniş gerçekleştirilmelidir.

Saat 2-3 pozisyonunda (sağ koltukta oturuyorken) helikopterden tercihen 2-3 feet uzaklıkta bir referans noktası seçilir. Ana rotor pallerinin yarattığı rüzgârdan etkilenip uçuşmayacak bir çalı veya kaya parçası iyi bir referans noktası olarak kullanılabilir.

İniş esnasında ana rotor pallerinin bastırıcı etkisiyle pilotun görüşünü etkileyen beklenmedik bir oluşum meydana geldiğinde bu referans noktası helikopteri kontrol edebilmek ve anormal durumdan kurtarmak için tek referans noktası olacaktır. 

Alet uçuş şartlarına girildiğinde uygulanacak iki manevra opsiyonu bulunmaktadır. Eğer yerden yeteri kadar irtifada bulunuluyor ise azami güç tatbik edilerek görüşü engelleyen toz/kar oluşumunun dışına çıkılır. İrtifa alçak ise kollektif aşağı doğru bastırılarak yere kadar yaklaşma yapılır.

Yere temas esnasında dinamik devrilmeye karşı hazırlıklı olunmalıdır. Bu yaklaşma tekniği esnasında beceriden ziyade iyi bir muhakeme yeteneği çok daha önemlidir ve pilot oluşabilecek anormal durumlardan helikopteri kurtarmak maksadıyla dikkatli olmalıdır.

Bütün hava ambulans ekibine emniyetli uçuşlar dilerim.

Yorumlar
  1. EDEBALİ dedi ki:

    Ercan önemli bir tecrübeyi paylaşmışsın teşekkürler, Eline, yüreğine saglık. Edebali