savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3650
EURO
34,9694
ALTIN
2.325,97
BIST
9.105,54
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
23°C
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C
Pazar Açık
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Dokuzuncu Gezegen

Dokuzuncu Gezegen

Dokuzuncu Gezegen

Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net

Araştırmacılar artık solar sistemimizin kenarında, Güneşin normal olmayan eğikliğinin nedeni olabilecek büyük, uzaklarda ve hala kuramsal olan Dokuzuncu Gezegenin var olduğuna inanıyor.

Solar sistemimizdeki bütün gezegenler Güneşin yörüngesinde düz bir düzlemde dönmektedirler. Bu düzlem, bununla beraber hafifçe ve nedeni açıklanamayan bir nedenle altı derece çarpıktır ve bu açı da bizim Güneşi hafifçe eğik görmemize neden olur. Güneşin eğik olduğu gerçeği 150 yıldan beri bilinmektedir fakat bugüne kadar kimse nedeni hakkında mantıklı bir açıklama getirememiştir.

Caltech Üniversitesinden bir grup araştırmacının bu konu hakkındaki düşüncelerine göre Dokuzuncu Gezegen, Güneşin altı derecelik çarpıklığının nedeni olabilir. Caltech Üniversitesinden çalışma grubunun, American Astronomical Society’s Division for Planetary Sciences toplantısında sunduğu çalışmaya liderlik eden aynı üniversite mezunu Elizabeth Bailey, ‘‘Dokuzuncu Gezegen çok büyük ve diğer gezegenlerle karşılaştırıldığında eğik bir yörüngeye sahip olduğundan solar sistemimizin de hafifçe dışa doğru bükümlü olmaktan başka seçeneği yok’’ şeklinde konuya açıklık getiriyor.


Matematiksel hesaplar doğru gibi görünüyorlar. Çalışma grubunun üyelerinden Gezegensel Astronomi Profesörü Mike Brown’a göre; Dokuzuncu Gezegenin tipik olmayan yörüngesi, beklenen büyüklüğü ve Güneşten olan çok uzak mesafesi göz önüne alındığında altı derecelik eğikliğin nedeni mantıklı hale geliyor.

taipei-meg-schwamb

Taipei’de bulunan Academia Sinica’dan gökbilimci Meg Schwamb; aslında Dokuzuncu Gezegeni bir teleskopla tespit edebilmenin zor olabileceğini,  bunun nedeninin de, yörüngesi üzerinde turlarken çoğunlukla Güneşe çok uzak olması nedeniyle belli belirsiz ve görülmesinin zor olmasından kaynaklandığı açıklamasını yapmaktadır. Hawaii’de bulunan Subaru teleskop görevlileri Brown ve Batygin yıllardır Dokuzuncu Gezegeni aramalarına karşın günümüze kadar başarılı olamamışlardır. Brown yaptığı açıklamada, Şili’de gelecek yıl kullanılmaya başlanacak olan Büyük Sinoptik Araştırma Teleskobu ile Dokuzuncu Gezegeni bulma şansının artacağını ifade ediyor.

Fakat Batygin Dokuzuncu Gezegenin varlığını test etmek için başka yöntemler olduğunu söylüyor. Dokuzuncu Gezegen de yer çekimi etkisiyle kendi yörüngesi etrafında dik eğimli açılarda bir KBO[1] (Kuiper Belt Objects- Kuiper Kuşağı Objeleri) popülasyonu oluşturmuş olabilir. Southwest Research Institute’den gezegen gökbilimcisi David Nesvorny, bunlardan birkaç tanesinin yerlerinin belirlendiğini, fakat daha fazlasının keşfedilmesinin istatistiksel bilgileri kuvvetlendirerek, Dokuzuncu Gezegenin gerçekten var olup olmadığının açıklanmasına yardım edeceğini açıklamaktadır. İşin yine teleskoplara kaldığını ve daha mutlak KBO’ların bulunmasına ihtiyaç olduğunu söyleyen Trujillo, kesin yeri bilinmediğinden bir teleskopu doğrultarak bu gizemli gezegene ait KBO tespitinin zor olduğunu sözlerine eklemektedir.

far-afield

Phattie olarak bilinen Dokuzuncu Gezegen büyük bir olasılıkla Neptün Gezegeninden küçüktür ve dış tabakası buzla kaplanmıştır. Uranüs ve Neptün gezegenlerinin çekim etkisi bu gezegeni solar sistemin oluşmasının ilk 3 milyon yılında dışarı doğru itmiş olabilir.

Arizona Üniversitesinden araştırmacılar da, uzak mesafedeki Kuiper Belt cisimleri üzerindeki etkisini öne sürerek, gezegenin varlığını destekleyen kendi çalışmalarını sunmuşlardır. Caltech timinin teorisi de solar sistemimizle ilgili açıklanamayan fenomene bir açıklama getirdiği için oldukça mantıklıdır.

Bu tür çalışmalar bize, Dokuzuncu Gezegenin varlığı hakkında daha fazla kanıtlar sunarken, solar sistemimiz hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu da göstermekte ve ortaya yeni sorular çıkmasına neden olmaktadır. Eğer gerçekten mevcut ise Dokuzuncu Gezegen neden diğer gezegenlerden çok farklı bir açıda yörüngesinde dönmektedir? Bu yörüngeye oturmayı nasıl başarmıştır? Diğer yıldızların çekim kuvvetinden mi etkilenmiştir?

Sürekli gelişen teknoloji, ne yazık ki yavaş da olsa,  bu sorulara cevap bulmamızda bize yardımcı olmaktadır. Araştırmacılar bu büyük gezegene ait izleri, geçtiğimiz Ocak ayında belirledikleri tahmini yörünge üzerinde aramaya devam etmektedirler, fakat bu araştırma üç yıl veya daha fazla sürebilir. Bu süre esnasında James Webb Uzay Teleskobu kullanılmaya hazır hale gelecek ve belki de bu uzak komşumuzu görme şansını yakalayacağız.

ÇN: Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. Daha açıklayıcı olması maksadıyla başka kaynaklardan da ilave bilgiler eklenmiştir.

http://www.nature.com/news/evidence-grows-for-giant-planet-on-fringes-of-solar-system-1.19182

[1] Neptün Gezegeninin dev gaz bulutunun ötesinde, Kuiper Belt olarak bilinen ve buz kütlelerinden oluşan bir uzay bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgede önceki solar sisteminin kalıntıları olan trilyonlarca cisim bulunmaktadır. Hollandalı gökbilimci Jan Oort ilk kez 1950 yılında kuyruklu yıldızların solar sistemin uzak dış kenarlarından gelmiş olabileceğini ileri sürmüştür. Cisim rezervuarı sonradan Oort Bulutu olarak anılmaya başlanmıştır. 1943 yılında da gökbilimci Kenneth Edgeworth kuyruklu yıldızlar ve büyük cisimlerin Neptün Gezegeninin ötesinde de olabileceğini ileri sürmüştür. 1951 yılında gökbilimci Gerard Kuiper, şimdi kendi adını taşıyan buzlu kütlelerden oluşan bir kemerin olduğunu belirlemiştir.

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.