savunmahavacılıkteknolojipolitikaanalizmevduatkriptosağlıkkoronavirüsenflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3143
EURO
35,1060
ALTIN
2.290,78
BIST
9.057,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
21°C
Ankara
21°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Açık
24°C
Pazar Açık
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
25°C

Doğu Akdeniz ve Türkiye-İsrail İlişkileri

Doğu Akdeniz ve Türkiye-İsrail İlişkileri
A+
A-

 

RAND Raporu-2018

Uygulanabilir Bir Anlaşma mı Yoksa Boş Bir Hayal mi?

Doğu Akdeniz ve
Türkiye-İsrail İlişkileri

 

2017 yılının Aralık ayı başlarında İsrail; Leviathan dâhil, doğal gazı Doğu Akdeniz’deki rezerv sahalarından Avrupa’ya taşıyan potansiyel bir boru hattını kapsayan EastMed Boru Hattı Projesi anlaşmasını Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya ile imzalamıştır. Bununla birlikte bu projenin uygulanabilirliği hâlâ soru işaretleri taşımaktadır.

 

Yazar: Shira Efron, RAND Corporation- The Future of Israeli-Turkish Relations, 2018

Çeviren: Ercan Caner, Sun savunma Net, 05 Eylül 2020

 

 

Mayıs 2018’de, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF-Israel Defense Forces)’nin Gazze’de meydana gelen şiddetli protesto eylemlerinde düzinelerce Filistinliyi öldürmesi ve 2,000’den fazlasını da yaralaması nedeniyle İsrail ile Türkiye arasında yeni bir diplomatik kriz patlak vermiştir. Türkiye, İsrail büyükelçisini sınır dışı etmiş, İsrail de karşılık olarak Kudüs kentindeki Türk konsolosu ülke sınırları dışına çıkarmıştır. Bu diplomatik anlaşmazlık; Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump’ın 2017 yılı Aralık ayında Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti olarak kabul etmesinin ardından ABD büyükelçiliğinin Kudüs kentinde açılması ile ilişkilendirilmiştir. Trump’ın Kudüs kenti hakkında yaptığı duyuru, uluslararası toplum tarafından oluşturulan yılların teamülünü yok etmiş ve İsrail ile Türkiye arasındaki gerginliği tırmandırmıştır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Müslüman liderleri İstanbul’da toplamak maksadıyla acil bir toplantı çağrısında bulunmuş ve İsrail’i ‘‘terörist’’ ve ‘‘çocuk katili’’ devlet sıfatları ile ağır bir şekilde eleştirmiştir. Aralık 2017 ve Mayıs 2018’de İsrailli politikacılar Erdoğan’a çok sert bir dille yanıt vermişlerdir. Başbakan Benjamin Netanyahu; Erdoğan’ın Kürt köylerinin bombalanmasından sorumlu olduğunu ve Gazze dâhil masum insanları katleden teröristlere yardım ettiğini ifade ederek karşı saldırıya geçmiştir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘‘Netanyahu savunmasız bir halkın topraklarını BM kararlarını ihlal ederek 60 yıldan fazladır işgal altında tutan ırkçı devletin başbakanıdır. Netanyahu’nun elinde Filistinlilerin kanı vardır ve bunu Türkiye’ye saldırarak saklayamaz. İnsanlık dersi istersen 10 Emir’i oku” sözlerine İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun verdiği yanıt aşağıdadır:

‘‘Kuzey Kıbrıs’ı işgalini sürdürmek için binlerce Türk askeri gönderen ve Suriye’yi istila eden bir adam, kendimizi Hamas’ın bir teşebbüsüne karşı savunduğumuzda bize vaaz veremez. Elleri Türkiye ve Suriye’deki sayısız Kürt vatandaşının kanlarıyla lekeli olan bir adam bize savaş ahlakı konusunda vaaz verecek son kişidir.’’

RAND raporunun ‘‘Türkiye-İsrail İlişkilerinin Geleceği’’ bölümünün tamamını PDF formatında okuyabilirsiniz.

PDF formatındaki dökümana BURADAN ulaşabilirsiniz.

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.